Genelde hangi konuda olursa olsun geçmiş dönemleri hep özlemle anar; nerede o eski günler diye derin bir iç geçiririz. İşte bu günlerde eski dönemi büyük bir özlemle anacağımız mübarek bir ayı, on bir ayın sultanını yaşıyoruz. Bu ayı yaşayıpta 40-50 yıl öncesinin Ramazanlarını anmamak mümkün mü? Mübarek ay başlamadan yaklaşık bir ay öncesinden başlayıp Ramazan ateşi melede hazırlıklarını unutmak mümkün mü? Mahallede ki her evin kapısını çalıp, evin nazlı çocuğu adına maniler ve tekerlemeler düzenleyerek melede için çalı çırpı toplamak unutulabilir mi? Her gün akşam üstü mahallenin ana girişi sayılan sokakları ince sırıkla kapatıp iş yerlerinden evlerine dönmekte insanlardan yine maniler eşliğinde melede için çalı çırpı satın almak üzere para toplama zevki unutulabilinir mi? Toplanan çalı çırpıların mahallenin en korunaklı deposunda saklanması ve hatta diğer mahallelerinin çocukları aşırmasın diye gece geç saatlere kadar gruplar halinde tutulan nöbetler hiç unutulur mu? Ramazan arefesinde toplanan çalı çırpıların bulundukları depolardan mahallenin meydanına taşınmasının heyecanı hiç belleklerden silinir mi? İkindi namazının ardından mahallenin meydanında oluşturulmaya başlanan ve yükseklikleri 3-4 metreyi bulan kuleyi ve onun tutuşturulması unutulur mu? Zevk ve heyecanın doruk noktası hangi mahallenin meledesi daha yüksek olmuş tartışması.