Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Gazeteci Yazar Ayhan Mergen Yazdı, “Siirt ve Siirtliler Bu Kadar Duyarsız Olamaz Olmamalı”

Siirt insanın temel özelliklerinden

Siirt insanın temel özelliklerinden birisi çok küçük şeylerle mutlu olmasıdır.Bırakın kendisine iyilik yapmayı karşıdaki kişiden  gördüğü sıcak ve içten bir selamı, bir gülümsemeyi yıllar boyu unutmaz ve o kişiye karşı minnet duyguları besler, oturup kalktığı yerde de bunu dillendirmekten geri kalmaz.

Bunun en basit bir göstergesi Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana görev yapmış ve aradan neredeyse bir asır geçmiş olmasına rağmen başta valiler olmak üzere bir çok kamu görevlisinin her zaman  anılması ve unutulmamasıdır. Bu kişileri vatandaşlar takdir ettiği gibi onlar adına karar verme merciinde olan yöneticilerde takdir ediyor, onlar için veda etkinlikleri düzenlenip çeşitli hediye ve plaketler takdim ediliyor. Hatta bu kişilerin adları  eğitim ve sağlık kurumlarına, cadde ve sokaklara veriliyor.

Ancak son yıllarda istinse teşkil eden iki olaya üzülerek tanık oldum. Siirt ve çalışma sevdalısı, bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjiye sahip olan iki bilim insanına  karşı  hak etmedikleri bir davranış sergiledik. Ege Üniversitesinden arkeolog ve Siirtte kazıları başlatan ve yürüten Doç. Dr. Haluk Sağlamtimur ile birkaç gün öncesine kadar Siirt Üniversitesi ancak şimdilerde Kastamonu Üniversitesine kaptırdığımız  Cumhuriyet tarihçisi Doç. Dr. Şerif Demir.

Her ikisinin ortak yönleri o kadar çok ki… Yukarıda belirttiğim gibi ikisi de Siirt sevdalısı ve ikisi de çok büyük bir enerjiye sahip. İkisi de Siirt tarihini araştırdı ve oldukça önemli katkılarda bulundu. Doç.Dr.Sağlamtimur yaptığı kazılarla Siirtin bilinen tarihinin MÖ 5 binli yıllarda değil de   günümüzden 12500 yıl öncesinde başladığını belgeledi. Bunun yanı sıra bütün bölgenin tarihine ışık tutacak nitelikte bilimsel verilere ulaştı. Yirmi yıla yakın bir süre yazın sıcağında toz toprak altında büyük zorluklarla yürüttüğü ve aynı zamanda Siirt ekonomisine önemli  katkılarda bulunduğu bu kazılar sayesinde bir değil birden çok müzeyi donatacak tarihi eseri gün ışığına çıkardı. Bu gün Batman ve Hasankeyf Müzelerinde Siirt kazılarında ortaya çıkarılan  4500 civarında tarihi eser Siirtte kurulacak müzeyi bekliyor. Bu kazılar aynı zamanda arkeloloji dünyasında Siirtin ayrı bir yer edinmesine vesile oldu.

Doç.  Dr. Şerif Demirde 20 yıla yakın bir süre Siirt’te görev yaptı.  Yakın tarihimizi en ince  detaylarına kadar araştırdı,bir çok  bilinmeyen hususu aydınlattı.Çalıştaylar düzenledi. Düzenlenen çalıştaylara bildiriler sundu. Siirt tarihi ile ilgili bir çok bilimsel makale kaleme aldı. Cumhuriyet Döneminde Siirt adında bir  kitap yayınladı. Binlerce öğrenci yetiştirdi.

Peki bizler bu iki bilim insanına  karşı nasıl bir tutum sergiledik? Doç.Dr.Sağlamtimuru kazının bitimine bir ay kala, Kültür ve Turizm Bakanlığının emirlerine aykırı bir şekilde kendisine tahsis edilen  kamu binasından apar topar çıkardık. Kazının son günlerini kiraladığı derme çatma bir evde gerçekleştirmek zorunda.

Siirt’te  görev yaptıkları dönemlerde özverili ve başarılı çalışmaları ile vatandaşın takdirini kazanan Arkeolog Doç. Dr.Haluk Sağlamtimur ile tarihçi Doç. Dr. Şerif Demirin ayrılışlarını ele almaya devam ediyoruz.

Bu arada bunu da belirteyim, son kazı yeri olan Başur Höyük kazısı henüz tamamlanmış değil.Bölgenin  en büyük höyüklerinden birisi olduğu ifade edilen bu höyükte kazılar tamamlandığı takdirde burası tıpkı Malatyadaki höyük gibi bir açık hava müzesi olur ve Siirt turizmine önemli katkılarda bulunur.

Doç.Dr.Şerif Demire gelince, tıpkı Haluk Hoca gibi kendisini de Siirtte göreve başladığı ilk günlerden itibaren tanıdım ve çalışmalarını yakından takip ettim. Siirt tarihine ve kültürüne yönelik çok önemli projeleri vardı. Bunları büyük bir heyecanla anlatıyordu.Kendisini hayat boyu Siirtte kalacak ve bu projeleri gerçekleştirecek olarak görüyordu.

Ancak son yıllarda, her geçen gün bu heyecanı azaldı ve en sonunda Siirt Üniversitesinden ayrılmaya karar verdi.Onu, alırken oldukça  zorlandığını inandığım bu karara iten nedenler neydi ? Bilemiyorum.Çünkü yukarıda da belirttiğimi gibi hem Sağlamtimur ve hem de Demir o kadar mütevazi ve naif bir kişiliğe sahipler ki kızılcık şerbeti içirilirse bunu bal şerbeti olarak anlatırlar. Kırgınlıklarını içlerine atmakla yetinirler. O nedenle her ikisi Siirt’te karşılaştıkları davranışlardan kaynaklı sitemlerini, içlerindeki kırgınlıkları dile getirmekten kaçınırlar.

Haluk Hocaya karşı  sergilenen tavrın yakın tanığı olduğum için ondan  duymam gerekmiyor. Şerif Hocanın geçmişteki heyecan ve çalışma, bir şeyler üretme arzusunun her geçen gün biraz daha azaldığını gözlemlediğim için bu gidişin arka planında mutlaka bir şeyler vardır. En azından uygun bir çalışma ortamı bulamama gibi.

Özetle Siirt bu kadar duyarsız olamaz olmamalı. Bu iki hocamıza karşı hak etmedikleri bir muamele sergilenmişse bile Siirt halkı onlara karşı minnet duyguları beslemektedir.Her ikisi de kendi alanlarında Siirt tarihine damga vurmuş insanlardır. Özellikle Haluk Hocanın kazılarını sürdürmesi sağlanmalı ve Şerif Hocanın da başladığı veya planladığı projeleri misafir öğretim üyesi olarak hayata geçirmesi imkanı oluşturulmalıdır. Bunu Siirt adına istiyoruz.

Bu arada üniversitede son zamanlarda oldukça önemli bir oranda öğretim üyesinin ayrıldığı bilgileri geliyor. Neden  ayrılıyorlar ve bu ayrılmaların önüne geçmek için neler yapılabilir? Bunu da önümüzdeki günlerde irdeleriz.

Seni Gidi Kopyacı :)))