Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşının mağlubiyetle sonuçlanması, halkın yaşadığı ekonomik zorlukları iyice artırdı. Siirt’in içinde yer aldığı coğrafya önce Sarıkamış faciasının acılarını hissetti ardından başlayan Rus işgaliyle toplumsal çatışmalar meydana geldi. Osmanlı Ordusunun Sarıkamış’ta ağır kayıplar vermesi, Rus işgali karşısında Hamidiye Alayları ve gönüllü milislerin çabalarının yetersiz kalması Rusların Bitlis’e kadar olan bölgeyi kolayca işgal etmelerini sağladı. Devlet otoritesi yok oldu, bölgede eşkıyalık yaygınlaştı. O dönemde Bitlis’e bağlı bir kaza olan Siirt bu durumdan çok zarar gördü40. Siirt işgal görmedi ama Bitlis’e kadar gelen Rus işgalini fazlasıyla hissetti. Bitlis’in işgali sürecinde Siirt’in coğrafi konum ve idari durumu itibariyle önemi daha da arttı. İşgal edilmiş Bitlis’e ulaşım Diyarbakır üzerinden işgal edilmemiş son şehir olan Siirt’ten geçilerek mümkün olabiliyordu. Bu durum, Siirt’in coğrafi konumunu çok daha önemli yaptı. Ayrıca Bitlis’te işgalden dolayı yeterli memur bulunmadığı için Siirt bir süre Bitlis vilayetinin idari görev ve sorumluluğunu üstlenmek mecburiyetinde kaldı.
Siirt, bu dönemde coğrafi konum, idari vaziyet ve sosyal yapı yönüyle vilayet olabilme yeterliliğine sahip olduğunu gösterdi. I. Dünya Savaşı’nın olanca hızıyla devam ettiği yıllarda Diyarbakır’da II. Ordu Komutanı olarak görev yapmakta olan Mustafa Kemal, bu görevi esnasında üç kez Siirt’e gelmiş ve çeşitli incelemelerde bulunarak bölgenin işgalden kurtarılması ve asayiş sorunlarını çözmek için gayret göstermişti.
Ruslar işgal ettiği bölgelerden arkalarında pek çok yeni sorun bırakarak çekildiler. Öncelikle yüzyıllardır birlikte yaşayan farklı din ve etnik kimlik sahibi unsurlar arasında ihtilaflar çıktı ve bu ihtilaflar çatışmaya dönüştü. Neticede Siirt’in demografik yapısında son derece ciddi değişimler yaşandı. Şehir büyük ölçüde Müslümanların yaşadığı ve daha homojen bir nitelik kazandı. I. Dünya Savaşının yenilgiyle sonuçlanması üzerine ülkede İtilaf devletlerinin işgalleri başladı. Mustafa Kemal, Anadolu’da başlatmış olduğu halk hareketinin gereği olarak her vilayette Müdafaa-i Hukuk Derneği kurulmasını istedi. Mustafa Kemal’in bu talebi üzerine Siirt eski müftüsü Halil Hulki (Aydın) Bey Başkanlığında Siirt’te Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruldu. Siirt’te kurulan cemiyetin kurucuları arasında, Ömer Atalay, Hamit Bay, Hamza Hilmi, Bekir Sıtkı ve Abdülkerim Bey yer aldılar. Siirt Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ülkede yaşanan işgallere karşı bir duruş ortaya koyarak işgalleri kınayan ve reddeden telgraflar çekti. Siirt’te Milli Mücadelenin lehinde ve Mustafa Kemal’in yanında bir duruş ortaya konuldu. Siirt yöresi Milli Mücadeleye verdiği desteği Erzurum ve Sivas Kongresine katılım yaparak da gösterdi. Erzurum Kongresine Siirt’ten Bitlis Heyeti içinde Hafız Mehmed, Cemil (Aydın)• ile Hâcîrecebzâde Hâfız Mehmed Hilmi (Çorapsız) katıldı.
24 Ocak 1920’de yapılan seçimlerde Siirt Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Halil Hulki Bey Siirt milletvekili seçildi. İstanbul’a gidemeyen Halil Hulki Bey, Ankara’da açılan Büyük Millet Meclisine katıldı44. Seçimler sonrası Siirt Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Halil Hulki Bey’in milletvekili seçilerek şehirden ayrılması sonrasında derneğin başkanlığını Ömer Atalay sürdürdü.
Siirt, işgallere karşı duruşunu ve Milli Mücadeleye olan desteğini göstermek için her türlü imkânını seferber etti. Siirt Müftüsü ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyesi Ömer Atalay, Şeyhülislam Dürrizadenin Milli Mücadele aleyhinde verdiği fetvayı reddederek, Ankara Müftüsü Rıfat Efendi’nin Milli Mücadele lehinde verdiği fetvayı tasdik edip destekledi. 23 Nisan 1920’de açılan Büyük Millet Meclisi’nin üyeleri arasında Siirt’i temsilen; Mustafa, Necmeddin, Hacı Nuri, Kadri ve Salih Efendilerin yanında Halil Hulki Bey de katıldı.
Kaynak: Doç.Dr.Şerif Demir