Ülkemizde her yıl 3-9 Kasım arası Organ Bağışı Haftası olarak kutlanmaktadır. Hasta insanı iyileştirebilme, yasanı süresini uzatabilme ve nitelikli bir yaşam sağlayabilme, insanlığın sürekli üstünde durduğu ve sonuçlarıyla bir türlü doyuma ulaşamadığı, daha iyisini aradığı amaçlar arasında yer almaktadır. Bu doğrultuda hasta insanı iyileştirme ve sağlığına kavuşturma ile ilgili en önemli konular arasında organ naklinde yaşanan gelişmeler gelmektedir. Organ nakli, bir kişinin vücudunda görev yapamayan bir organın yerine canlı bir vericiden veya ölüden alınan sağlam ve aynı görevi üstlenecek bir organın nakledilmesi işlevidir. Diğer bir ifadeyle organ nakli; bir organın; yaralanma veya hastalık nedeniyle normal işlevini yerine getirememesi durumunda uygulanan bir tedavidir.
Nakil, ölüm sonucunda veya canlı vericiden elde edilen organların yasam kurtarma sürecine dâhil edilmesi ve bu sayede kronik organ rahatsızlığı çeken kişilerin yeniden sağlığına kavuşturulmasıdır. Yaşarken yapılabilen (canlıdan) organ bağışlarında, bazı organların vücudumuzda çift olması ve bağışta bulunan bireyin organını vermekle fonksiyonlarını kaybetmemesi nedeniyle böbrek nakilleri başı çekmektedir. Giderek nakil olanağı artan diğer bir organ ise yüksek oranda yenilenebilir özelliği olan karaciğerdir. Ancak karaciğerin tamamı değil sadece bir kısmı bağışlanabilir. Bağış yapan birey 18 yaşını doldurmuş ve karar verebilecek durumda olmalıdır. Bağış yapan, yapılacak müdahalenin şekli, büyüklüğü, olası tehlikeleri ve sağlığına şimdi ve daha sonra gelebilecek zararlar konusunda bir doktor tarafından, başka bir doktorunda bulunduğu bir ortamda bilgilendirilmelidir. Ölümden sonra (kadavradan) ölümden sonra nakil için organın alınması, ancak beyin ölümünün kesin tespit edilmesi ve söz konusu bireyin yakınlarından izin alınmasından sonra gerçekleştirilebilir. Yani organ ancak ölen kişinin akrabalarının rızası olursa alınabilir.
Ülkemizde nakil yapılan organlar böbrek, deri, karaciğer, kalp, akciğer, pankreas ve incebağırsaktır. Nakil yapılan dokular ise kemik, kemik iliği, kornea ve kalp kapağıdır. Organ naklinde alıcı-verici olacak kişilerin doku uyumları önem arz etmektedir. Alıcı ve verici doku uyumları testlerle belirlenir ve en yüksek doku uyumunda cerrahi müdahale uygulanır.
Organ bağışı konusunda Avrupa ülkelerinde bir milyon nüfus başına düşen kadavra verici sayısı 18,1 kişi iken ülkemizde bu oran 3.6 olarak gerçekleşmektedir. 2012 yılı ilk 9 ayın verilerine göre ülkemizde organ bekleyen kişi sayısı 22000’e ulaşmışken, sadece 3219 kişiye nakil yapılmıştır. Ülke ekonomisi ve işgücünde ağır kayıplara yol açan söz konusu organ yetmezlikleri önemli bir sağlık sorunu olarak gündemdeki yerini korumakta olup, organ bağışı ve nakli sayılarının arttırılması büyük önem kazanmaktadır. Birçok hasta bağışlanmış bir organ beklerken hayatını kaybetmektedir. Bağışlanmış bir organ, başarılı bir nakilden sonra, gerçek bir yaşam armağanıdır. Ancak tüm çalışmalara rağmen hem gönüllü hem de donör sayımız beklenen düzeyde değildir. Bu açıdan öncelikli olarak bilinmesi gerekenler; 18 yaş ve üzeri akli dengesi yerinde olan herkes organ bağışı yapabilir. Organ bağışı yapmak isteyen kişiler İl Sağlık Müdürlüklerine. Hastanelere, organ nakli yapan merkezlere başvuru yaparak iki tanık huzurunda imzaladıkları bir belge ite organlarını bağışlayabilirler. Organ bağışında bulunan kişilere organ bağışı kartı verilir ve organ bağışı kartını alan kişinin, bağış kartını her zaman üzerinde taşıması gerekmektedir.
Siirt halkını bu toplumsal görevi yerine getirmek, bu konuda bilgi almak ve bekleme listesindeki hastalara umut olmak üzere organ bağışı birimlerine bekliyoruz.
Unutmayalım ki bağışlanan her organ yeni bir hayatın başlangıcıdır.