Siirt’te Osmanlının son döneminden beri süregelen pek çok geleneksel el sanatı vardı. Bunlar içinde en yaygın olanı bakırcılık, çanak çömlekçilik ve dokumacılıktı. Bunlar daha çok şehirde yaşayanların kişisel gereksinimlerini karşılamak için sürdürülüyordu. Yeterince gelişmemiş bir bölgede insanlar, hayatlarını devam ettirmek için bilek gücü, el sanatı ve çeşitli zanaat dallarında çözümler üreterek ihtiyaçlarını karşılama yoluna gittiler. Örneğin Siirt’te 1940’lı yıllara kadar el tezgahlarında üretilen, ham bez adı verilen bir kumaşla elbiseler dikilirdi. 1950 yıllardan itibaren ulaşım imkânlarının genişlemesi kapalı bir ekonomiye sahip olan Siirt’i dışarıya açtı ve el sanatları gerilemeye başladı. Çünkü halk, makinalarda seri biçimde üretilen ve el sanatlarıyla imal edilen ürünlere göre daha ucuz olan ürünlere yöneldi. Çanak ve çömlekçilik tamamen bitti. Bakırcılık günümüze kadar gelmeyi başarsa bile geleceğe taşınması zor görünüyor. Siirt’te bugüne kadar gelen ve günümüzde eskisi kadar ilgi görmese de varlığını sürdüren en önemli el sanatı dokumacılıktır. Hayvancılığın yaygın olarak yapıldığı Siirt’te buna bağlı olarak da el sanatları gelişmişti. Özellikle bu el sanatları içinde dokumacılığın ayrı bir yeri vardı. Dokumacılıkla köy ve kasabalarda bulunan tezgâhlarda Siirt’e özgü çeşitli el ürünleri üretilmekteydi258. Halkın giyim ihtiyaçlarını karşılamak için yapılan dokumacılığın tarihi oldukça eskidir. Siirt’le ilgili Osmanlı dönemi tahrir kayıtlarında dokumacılıktan söz edilmektedir259. XIX. yüzyıl Siirt’inde imal edilen el ürünleri arasındadokumacılık ürünleri daha fazla dikkat çekmekte ve çevre vilayetlerden de talep görmekteydi260. Osmanlı döneminde özellikle Eruh ve Şırnak çevresinde yaşayan gayrimüslimler çok daha farklı ve çeşitli dokumacılık ürünleri ile ilgilenirlerdi261. Bu ürünler arasında şallar, seccadeler, oda döşemeleri ve pantolonluk kumaşlar yer alırdı. Eruh ve Şırnak yöresini kapsayan bu dokumacılığın kendine özgü özelliklerini taşıyan bu dokumalar yün, pamuk ve tiftik gibi farklı maddelerden imal edilirdi. Dokumacılık Siirt merkezde de pek çok evde yaygın olarak yapılmaktaydı. Genellikle pedallı olan bu tezgâhlarda bez, çulha ve kumaş dokunurdu262. Bazı evlerde pantolonluk kumaşlar üreten tezgâhlar da mevcuttu. Cumhuriyet dönemiyle birlikte Siirt’in dışarı açılması dokumacılık faaliyetlerinin niteliğini de değiştirdi. Halk giyim ihtiyacını çok daha ekonomik şartlarda temin ettiği kumaşlarla karşılamaya başladı. Artık dokumacılık yoğun olarak battaniyecilik şeklinde devam etmeye başladı. Siirt battaniyeleri uzun kış gecelerinde soğuktan korunmak için kullanılırken zamanla kullanım alanı iyice daraldı. Günümüzde hediyelik eşya, süs eşyası ya da seccade gibi farklı amaçlarla kullanılır oldu. Günümüzde Siirt yöresine özgü el sanatları içinde en fazla ilgi gören battaniyeciliktir263. Keçi kılı ya da tiftikten yapılan battaniyeler, yurdun birçok bölgesinde bilinen, tanınan ve talep edilen Siirt’e özgü bir el sanatıdır. Geçmişte imal edilen battaniyeler çok daha fazla insan emeği ve doğal malzeme içeriyordu. Örneğin geçmiş dönemlerde kullanılan doğal boyaların yerini günümüzde yapay boyalar aldı. Eski dönemlerde tamamen tiftik keçisinden elde edilen kıllardan imal edilen battaniyeler de doğal renkli tiftikten üretilmekteydi. Yani keçinin orijinal rengine bağlı olarak battaniyenin rengi belirleniyordu. Motif olarak çoğunlukla doğa görüntüleri veya geometrik şekiller kullanılırdı264. Siirt’in gelişmesi, ticaretin canlanması yerel idarecilerde battaniyeciliğin canlandırılması ve ulusal pazara sunulması için çeşitli çabalara yol açtı265. Yerel yöneticilerin battaniyeciliği geliştirme yönündeki çalışmaları devlet adamlarının da dikkatini çekti. 2 Mart 1948’de Siirt’e gelen Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Siirt battaniyesi ve dokumacılık üzerine durarak bu konuda bilgi aldı. Beraberindeki yetkililere talimatlar veren Cumhurbaşkanı, battaniyeciliğin ve dokumacılığın geliştirilmesini istedi266. Fakat Cumhurbaşkanı İnönü’nün talimatları hayata geçmeden görev süresi sona erdi. Siirt’te dokumacılık faaliyetlerini ve battaniyeciliği nasıl geliştirebiliriz arayışları kooperatifçiliği üreticilerin gündemine getirdi. Battaniye üreticileri, tamamen evlerde mütevazı imkânlarla üretilen battaniyelerin organize ve daha geniş imkânlarla üretilerek yurt çapında pazarlanması için kooperatif kurma çalışmalarına başladılar267. Israrlı çaba ve sabırla verilen uğraşlar neticesinde on yıl sonra 1956’da, 600 lira sermayeyle Siirt Battaniyeciler Küçük Sanat Kooperatifi kuruldu. Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulan Kooperatif, otuz yıl süre ile üretim ve satış yapacaktı268. Kooperatifle birlikte çalışacak olan Siirt Battaniyeciler Derneği’nin kuruluş hazırlığı tamamlanarak, dernek nizamnamesi 11 Ekim 1956’da valiliğe sunuldu269. Siirtli üreticilerin uzun bir süre ve umutla kurdukları kooperatif ve dernekten beklenen sonuca ulaşılamadı. Siirt’te kooperatifçiliğin yeterince gelişmemiş olması bir süre sonra kooperatif yönetiminin birkaç varlıklı ailenin denetimine girmesin sebep oldu. Bu iş, belirli bir zümre kontrolünde kalıp tabana yayılmadığı için Kooperatif 1980’e doğru etkinliğini kaybetti. Dernek varlığını bir süre daha devam ettirdi. Fakat battaniye üretimi ve pazarlaması gelişmediği gibi daha gerilemeye başladı270. Siirt’te 1965’te 200 tezgâh vardı ve 120 ton tiftik işlenerek 35.000 battaniye dokunmuştu. İhtiyaç ve talep geldiği takdirde bu üretim rakamlarını iki katına çıkarabilecek potansiyel mevcuttu.Siirt battaniyeciliğinin kendine özgü özellikleri korunarak tescil edilebilmesi için çalışmalar başladı. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın talebi üzerine Türk Standartları Enstitüsü (TSE) “Siirt Battaniyeleri” ismiyle üretilen ürünlere belirli bir standart getirmek amacıyla bir çalışma yaptı. Bu çalışmaya göre Siirt battaniyesinin tanımı, “çözgü telleri pamuktan, atkıları beyaz, siyah, kahverengi ve gri gibi doğal renkli veya bunların karışımı tiftik liflerinden elde edilmiş ipliklerden el dokusu tek veya iki yüzü havlu, örtü veya yaygı olarak kullanılan dokumadır” şeklinde belirlendi. Üç çeşit kaliteye sahip olan battaniyelerin; dokumaları, boyutları, atkı ve çözgü iplik özellikleri ile bunların boyut ve ağırlıkları tespit edildi. 24 Ocak 1972’de Cumhurbaşkanlığının onayladığı bir kararnameyle TSE’nin çalışması kabul edildi271. Artık Siirt battaniyeleri tescil edilerek Siirt yöresine özgü bir değer olduğu kayıt altına alınmış oldu. Türkiye’nin siyasi ve ekonomik krizlerle boğuştuğu 1983 yılının zor ekonomik koşulları, battaniyecilikle uğraşan esnafı oldukça derinden etkiledi. Tiftiklerin aşırı değerlenmesi, fiyatlara yansıdı ve talep azaldı. Bu durum, battaniyecilikle uğraşan kişi sayısını azalttı ve dernek üye sayısı da 100 dolaylarına kadar düştü272. 1990’lı yıllarda 200 tezgâhın bulunduğu Siirt’te yılda 100 ton tiftik işlenerek 70 bin battaniye üretilmekteydi. Battaniyeler farklı birçok şekilde (atkı, şapka, sırt çantası ve namazlık) değerlendirilebilmekteydi273. Bu üretim rakamları geçmiş yıllara göre bir duraklama hatta bir gerilemeyi de ifade etmekteydi. Günümüzde Siirt battaniyeciliğin üretimini yapan sınırlı sayıda üretici var. Bu konuda Siirt Üniversitesinde çalışan bir araştırma merkezi de faaliyet göstermektedir. Siirt’e özgü, doğal ve orijinal üretim için çalışmalar devam etmektedir. Şehirde imal edilen battaniyeler tamamen hediyelik olarak üretilmekte ve ulusal pazarda kendisine yer bulmaktadır. Siirt’te üretilen orijinal battaniyelerin ulusal ve uluslararası pazarlarda tanıtımı yapılmaktadır. Bu çaba ve gayretler neticesinde battaniyeciliğin daha da gelişmesi beklenmektedir