YENİ SİİRT DİYOR Kİ ÜRÜNLERİMİZİ KORUYALIM

Maddi ya da manevi bir şeye sahip olmak kadar onu korumakta çok önemlidir. Hatta bazı zamanlarda korumak için harcanan çaba elde edilmesi için harcanan çabadan kat kat fazla olabiliyor.
Son yıllarda Siirt ürünlerini tanıtma konusunda büyük çabalar harcadık.Fıstık, bal ve narın tanıtımı konusunda henüz tam istenilen ölçüde olmasa bile belirli ölçüde mesafe aldık sayılabilir. Aynı zamanda da üretimi de arttırıyoruz.Bu da sevindirici bir başka durumu oluşturuyor.
Ancak tanıtım da henüz istenilen düzeye ulaşmamış olmamamıza rağmen koruma sorunu şimdiden başladı bile denilebilir.
Osmanlı kayıtlarında bile kalitesinden söz edilen ve Paris’te sürgün de olan şehzadeye bile gönderilen Pervari balı günümüz de her türlü taklit balın etkisi altında. İrandan gelen fabrikasyon mısır glikoz şurubundan üretilen suni baldan tutun Hizan balına kadar her türlü bal, Pervari balı olarak piyasaya arz ediliyor.
Bu durumda birileri aldatılır ve birileri de haksız kazanç elde ederken , esas darbeyi Pervari balı alıyor. Balımız hakkında ki kazanılan olumlu algı bu ballar nedeniyle olumsuza dönüşüyor. Özetle alan bir daha almıyor.
Aynı durum Siirt fıstığı içinde söz konusu. Bu alanda da tabiri caizse en yine İran oluyor. Fiziki görünüm olarak Siirt fıstığına daha çok benzeyen ancak kalite olarak çok daha uzak olan İran fıstığı, Siirt fıstığı olarak satılıyor. Bu durumda, Siirt fıstığı için büyük bir darbe anlamına geliyor. Üreticimizin gelecek zamanlar da kapsayacak şekilde gelir kaybına yol açıyor.
Sorun daha da büyümeden gerekli önlemleri almalıyız.
Bir yandan tanıtım çalışmalarına ağırlık verilirken ve markalarımızı oluştururken bir yandan da bu tür taklit ürünlere karşı sıkı önlemler almalıyız.
Yarın öbür gün, Zivzik narı, Tayfi üzümü ve diğer ürünlerimiz içinde aynı durum söz konusu olabilecektir.
Kısacası bu alanda iki yönlü bir çalışma yürütmek zorundayız.Aksi halde zarar eden Siirtli üretici ve Siirt olacaktır.