Kişilerin ayıpları olduğu gibi toplumların ve şehirlerinde ayıpları oluyor. Örneğin bir şehrin yeteri kadar temiz olmaması o şehir için bir ayıp, bir eksikliktir. Aynı şekilde bir şehrin yeteri kadar park bahçe mezbahane ve benzeri sosyal ve ihtiyaç alanlarına sahip olmaması da…
İşte Siirt yaklaşık on yıldan beri böyle bir ayıbı yaşıyordu. 150 bin civarında bir nüfusa sahip bir kentin hem de dünyanın en eski, köklü medeniyetlerin geliştiği bir şehrin mezbahanesi yoktu. Özellikle kırmızı etin diğer illere oranla çok daha fazla tüketildiği Siirt’te kesimler kasap dükkanlarında muayenesiz ve hijyen olmayan ortamlarda kesiliyordu.
Mezbahane inşaatı tamamlandı, sistemleri kuruldu ve artık hizmet vermeye başladı. Artık küçük ve büyük baş hayvanlar çok hijyenik ortamda ve veteriner denetiminde kesilecek. Dolayısıyla bizler o etleri tüketirken içimizden acaba sağlıklı mı diye endişe etmeye gerek kalmadı.
Gökçebağ belde yolu üzerinde bulunan mezbahane hijyen olmasının yanı sıra son sistem cihaz ve ekipmanlarla donatılmış. Hayvan mezbahaneye teslim edildiği andan karkas halinde sahibine teslim edileceği ana kadar barkod sistemiyle sahipleri tarafından saniye saniye takip edilebilecek. Hijyen veteriner denetiminin yanı sıra bu mezbahanenin bir başka yararı da kurulan sistem sayesinde hayvanların çok daha az acı çekmeleri sağlanıyor.
Mezbahanede ayrıca 300 hayvan kapasiteli şoklama alanı bulunmaktadır. Bu sayede şoklanması gereken etler çok kısa bir sürede eksi 18 derecede şoklanarak uzun süre bozulmadan korunması sağlanabilecek. Yine her biri 250 hayvan kapasiteli iki soğuk hava deposu da bulunuyor. Mezbahanenin kesim kapasitesi de oldukça yüksek. Üç vardiya çalışması halinde günlük 2500 civarında hayvanın kesimi gerçekleştirebilecek. Bu da bu mezbahanenin önümüzdeki on yıllar boyunca Siirtin ihtiyacını karşılayabileceği anlamına geliyor.
Özetle Siirt bir ayıptan kurtuldu, ama pir kurtuldu. Mezbehanemiz ilimize hayırlı ve uğurlu olsun.