Maddi durumu el verenler soluğu başka şehirlerde ve özellikle tatil beldelerinde aldı.
Buna imkan bulamayanlar günü birlik çevre gezilerini ve piknikleri tercih ettiler. Kısacası evde kalmamak için her yola başvuruldu.
İşin ilginç tarafı bütün bunları yapamayanlar, bayramı yaşamak yerine evlerine kapanmayı ve gün boyu televizyon izlemeyi tercih ettiler.
Oysa bayramların amacı ve manası bu değildir. Bayramlar ;sevgidir, gönülden gönüle uzanan yoldur. Bayramlar yardımlaşmadır, paylaşımdır.
Tıpkı yıllar önce Siirt’te kutladığımız bayramlar gibi. Sabah erken saatte kalkılır. Erkekler bayram namazı için camiye giderken, hanımlar hemen hemen her evde mutlaka pişirilen etli pirinç pilavı ve yanında sulu bir yemeği hazırlamaya başlarlardı.
Erkekler bayram namazının ardından mezarlığa gider ve vefat eden yakınları için dua ederlerdi.
Bayramlaşma daha yolda iken başlardı. Tanıdık olsun ya da olmasın mutlaka selamlaşılır ve bayramlaşılırdı.
Sabah saatlerinde hazırlanan bayram yemeğine oturulmadan önce mahalle de ki yoksul bir pay gönderilirdi.
Daha sonra bayram süresince devam eden yoğun ziyaretler ve bu ziyaretlerin sembolü olan muhabbet dolu, tadına doyum olmayan sohbetler gelirdi.
Bayram boyunca aileleri ortalama 30-40 kişinin ziyaret ettiği olurdu .
Aileyi ziyarete gelenlerden bayram harçlıklarını alan ve doğru gün boyu eğlenecekleri bayram alanına giden çocukların sevinci gerçekten görülmeye değerdi.
Sahi siz bayramı mı kutladınız, yoksa tatil mi yaptınız?
GAZETECİ YAZAR AYHAN MERGEN YAZDI, “BAYRAMI MI YAŞADIK YOKSA TATİL Mİ YAPTIK? “
Sanırım geçmiş yıllardakilerle artık yalnızca isim benzerliği kalan günler geçirdik.