En alt düzeydeki görevliden, en üst makamı işgal eden görevliye kadar hepsinde olumlu değişiklikler oldu. Üstten bakan, mahkeme suratlı kamu görevlileri neredeyse tarihe karıştı. Onların yerine, insanı önemseyen, dediklerini dikkate alan kamu görevlileri geldi. Ancak bu olumlu gelişmeleri gölgeleyen bir samimiyet sorunu ortaya çıktı. Samimiyet duygusu, insanın karşısındaki kişiye yansıtmakta en çok zorlandığı duyguların başında geliyor. Gönülden olmayan bir samimiyet hemen fark ediliyor. Çevremize şöyle bir baktığımızda bunun çok sayıda çarpıcı örneğini görürüz. Kimi, güler yüz ve samimiyeti günümüzün geçerli konjonktürü gereği gösterirken, kimisi de içten bir şekilde gösteriyor. Örneğin, birçok mülki idare amirinin vatandaşla diyalogu ve ona samimiyet göstermeyi, hiç göz ve beden teması olmadan, adeta etten duvar ören silahlı koruma ordusunun arkasından yapmaya çalıştığını gördük. Daha doğrusu “mış” gibi yaptıklarına şahit olduk. Kimileri de beden ve göz temasına önem vererek, vatandaşı bir akrabası, uzun yıllara dayalı bir dostlukları varmış gibi kucaklıyor. Tıpkı geçmiş dönem valilerimizden Recep Birsin Özen gibi, tıpkı Nuri Okutan gibi ve tıpkı şimdiki valimiz Dr. Kemal Kızılkaya gibi. Böyle temaslarda, dil ve kültür farklılığının oluşturduğu dezavantaj, sevgi ve samimiyetin sıcaklığı karşısında eriyor. Sayın Kızılkaya’nın Veysel Karani beldesinde tanıştığı ve muhtemelen güçlü bir Türkçeye bile sahip olmayan Mihran Dede’yi ağırlaması, güzel bir örnek oluşturuyor. Özetle, türküde olduğu gibi gönülden gönüle giden bir yol vardır. Ne mutlu o yolu kullanabilenlere…
Gazeteci Yazar Ayhan Mergen Yazdı, “Samimiyet ve Mihran Dede”
Son 30-40 yılda kamu görevlilerinin insanımıza bakış açısı değişti.