Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

KESK ŞUBELER PLATFORMU: “GEÇİNEMİYORUZ”

Siirt KESK şubeler platformu tarafından düzenlenen basın toplantısında Orta Vadeli Programın (OVP) be bütçe yasa tasarısı eleştirilerek geçinemiyoruz iddiasında bulunuldu.

Siirt KESK şubeler platformu

Basın toplantısı şu görüşlere yer verildi “4 Eylül 2024 tarihli Resmî Gazetede yayımlanması ile bütçe
süreci başladı. Bütçe yasa tasarısının da 17-18 Ekim gibi parlamentoya sunulması bekleniyor.
Hepimiz biliyoruz ki, bütçeler sadece birtakım rakamlara, bilançolara cetvellere yer verilen
metinler değildir. Bütçeler bir ülkede kaynakların, gelirlerin kimlerden toplandığını bu gelir ve kaynakların kimler için kullanılacağını gösteren belgelerdir.
Bu açıdan bakıldığında ülkeyi yönetenlerin yıllardır yaptıkları birbirinin kopyası
bütçeler ile tercihlerini hep patronlardan, zenginlerden, sermayeden yana
kullandıkları ortadadır. Buna karşın söz konusu bütçelerde kaybeden hep halkın ezici
çoğunluğunu oluşturanlar, alın teri ile geçim savaşı verenler olmuştur.
Çünkü bugüne kadar yapılan bütçelerde:
* Halkın, emekçiler olarak bizlerin bütçe hakkı yok sayılmıştır.
Hem dolaylı hem dolaysız tüm vergilerin yükü biz bordroluların omuzlarına yıkılmıştır.
* Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme göz ardı edilmiştir. Yıllardır şiddete,
güvencesiz istihdama maruz bırakılan kadınlar bütçede de yok sayılmıştır.
* Hem ücretlerimizden hem de tüketimimizden kesilen vergiler patronlara,
“muafiyet”, “istisna”, “teşvik”, “vergi indirimi”, “vergi affı” olarak aktarılmıştır.
* Vergilerimiz, faize, müşteri garantili şehir hastanelerine, yol, köprü, havaalanı, tünel inşaatı müteahhitlerine, “beşli çeteye”, sermayeye gitmiştir. Halkın itibarı ayaklar altına alınırken vergilerimiz sarayın mutfak harcamalarına, yüzlerce araçlık koruma konvoylarına, nereye, kime harcandığını bilmediğimiz örtülü ödeneklere gitmiştir.
* KDV oranları, harçlar fahiş oranda arttırılmıştır. Ardında ek bütçenin yükü yine emekçilere, halka yıkılmıştır.
* “Tasarruf” adı altında servis, nöbet ücreti, mesai ücreti gibi kazanılmış haklarımız ortadan
kaldırılmıştır. Kamu lojmanlarının ve sosyal tesislerinin ücretleri “ekonomiye kazandırma”
adı altında arttırılmıştır.
* Kamuda işe, göreve alımlar sadece emekli olanların ve hayatını kaybedenlerin sayısı ile
sınırlanmıştır.
* Okullarda İşgücüne Uyum Programı adı altında haftanın sadece üç günü, günlük net
565 TL ücretle geçici temizlik görevlisi çalıştırılmasına geçilmiştir. Ancak kimse bu paraya
evinden dahi çıkamadığı için okullar adeta çöplüğe döndü.
* Vergi beyannamelerinden gümrük idarelerine verilen beyannamelere, sosyal güvenlik
kurumlarına verilen beyannamelere kadar her beyanname başına ikinci bir damga vergisi
alınması,
* Tapu ve kadastro işlemlerinden, taşınmaz satışlarında alıcı ve satıcıdan ayrı ayrı 750 TL,
diğer işlemlerde adına işlem yapılandan 375 TL,
* Limiti 100 bin Türk lirası ve üzerinde olan kredi kartlarının hamillerinden her bir kart
başına yıllık 750 TL,
* Sıfır araçların tescil işlemlerinde 3.000 TL, ikinci el araçların her çeşit satış ve devirlerinde
1.500 TL alınması hedeflenmektedir.
İktidar takla attırılan TÜİK rakamlarına dayanarak “Enflasyonda düşüş trendi sürüyor!” dese de bu suni rakamlara göre bile enflasyon düşmemiş, sadece baz etkisi ile artış hızı yavaşlamıştır.
Türkiye’de başta emekliler, asgari ücretliler, işsizler olmak üzere 70 milyon yurttaş yoksulluk
sınırı altında bunun 30 milyonu açlık sınırının altında bir gelirle yaşam savaşı vermektedir.
Ülkede gelir dağılımı adaletsizliği de hiç olmadığı kadar derinleşmiştir.
En zengin %1’lik kesim toplam gelirin %19’unu alırken geriye kalan %99 gelirin %81’ini paylaşmaktadır.
Emekçilerin, dar gelirli yurttaşların içine itildiği borç batağı da büyümüştür.
Batık kredi kartı borcu son 14 ayda % 333 artışla 43,7 Milyar TL’ye çıkarken batık ihtiyaç
kredisi borcu ise % 81 artışla 45,8 Milyar TL’ye çıkmıştır.
Tüm bunlara rağmen ıstakoz yedikleri masalardan, meclis bahçesindeki kebap partilerinden,
mangalda sucuk partilerinden fotoğraf paylaşanlar hiç utanmadan yoksullaştırdıkları
milyonlara hala “kemer sıkın” demektedir.
Oysa emekçilerin, emeğin, yoksullaştırılmış halkın gittikçe kararan tablosu emekten,
halktan yana bir bütçeyi yakıcı bir ihtiyaç haline getirmiştir.
Bizler emekten- halktan yana bir bütçe için:
* Öncelikle bütçe hakkımızın önündeki engellerin kaldırılmasını, halkın, emekçilerin
bütçe süreçlerine etkin katılımının sağlanmasını istiyoruz.
* Kamu hizmetlerine ve yatırımlarına bütçeden ayrılan payın artırılmasını özelleştirme soygununa son verilmesini istiyoruz.”

Seni Gidi Kopyacı :)))