Eylül ayında yine beklentiden zayıf bir gerçekleşmeyle beraber, aynı anda bütün iyi veya bütün kötü faktörlerin bir arada olmadığı bir istihdam raporu görüyoruz. Manşette 194K, özel sektörde 317K (kamu kaynaklı istihdam azalışının etkili olduğunu gösterir, özel sektör totalden daha fazla istihdam yaratmış), işsizlik oranında %4,8 (Fed hedeflerine doğru hareket açısından güzel, ancak havuzun daralması soru işareti), ücretlerde ise aylık ve yıllık bazda sırasıyla %0,6 ve %4,6 gerçekleşmeleri var. Beklentiler manşet istihdamda 500K ve işsizlik oranında %5,1 şeklindeydi. Kompleks bir yapıyı yine yorumlamak zorundayız.
Öncelikle ince ayrıntılara bakalım. İşsizlik oranındaki düşüş, Fed’in yılsonu için projeksiyon döneminde ortaya koyduğu %4,8 hedefiyle uyumlu. Sadece bu açıdan bakıldığında olumlu, ancak bu şart işgücü havuzu açısından değerlendirildiğinde daha fazla kişinin işe yerleşmesinden kaynaklı görünmüyor. Katılım oranında %61,7’den %61,6’ya bir gerileme var. Buna karşılık uzun süreli işsizlik oranı %8,8’den %8,5’e gerilemiş durumda. Pandemi yardımlarının ve sosyal desteklerin sona ermesine rağmen, halen yeterince Amerikalının çalışma hayatına tam bir dönüş sergilemediğini görmekteyiz. Bunun işgücü talebi açısından etkisi, sosyal yardımların etkisi kesildikçe daha fazla iş başvurusu görmeye başlayacağız. Yani havuz genişleyecek. Ancak halen firmaların istihdam artırma konusunda öngöremedikleri bazı sıkıntılar var. Finansal stres, borçlanma maliyetleri, yavaşlayan üretim ve tam olarak içinden çıkılamamış Covid Delta salgını.. Yani, bu durumda gelişme aynı zamanda yeni iş pozisyonları açılmasına da bağlı olacak.
Eylül ayında işsizlik oranı %4,8’e düşerken, istihdam artışı ise beklentilerin altında 194K olarak gerçekleşti.. (Kaynak: Bloomberg, Bureau of Labor Statistics)
Ücret artışları da enflasyon kaynağı açısından problematik olabilir. Eylül ayında aylık artış %0,4 seviyesinde, ücret enflasyonu yıllık bazda da %4,6 olmuş durumda. Revizyonlardan dolayı ücret enflasyonu Ağustos’tan Eylül’e %4’ten %4,6’ya artmış görünüyor. Talep kaynaklı enflasyonun ana dayanağı kazanılan ücretlerin yaratacağı otonom tüketim etkisi olacağından, Fed’i harekete zorlayabilir. Yeniden açılmanın getirdiği mobilite etkisinden kaynaklı geçici enflasyon kavramı, ücretlerin getirdiği döngüden de etkilenebilir. Ücret artışlarının oranını da enflasyonun belirlediğini varsayarsak, aslında ikincil bağlamda geçicilik kavramına da sadece küresel maliyetler ekseninden değil, talep ekseninden de bakmak durumundayız. İşte talep kaynaklı etkenlerin Merkez bankası politika araçlarına konu olması etmeni buradan ortaya çıkıyor.
Alt kalemlere bakacak olursak; Sanat, eğlence ve rekreasyon sektörlerinde (+43K) devam eden istihdam artışıyla birlikte, eğlence ve konaklama sektöründe istihdam Eylül ayında 74K arttı. Ocak-Temmuz ayları arasında aylık ortalama 197K artışla karşılaştırıldığında, yemek hizmetleri ve içki içme yerlerinde istihdam art arda ikinci ayda çok az değişti. Profesyonel ve ticari hizmetler, Eylül ayında 60K iş ekledi. Eylül ayında perakende ticaret istihdamı 56K arttı. Eylül ayında istihdam, yerel eğitim kurumlarında 144K ve devlet okullarında 17K kişi azaldı. Özel eğitimde istihdam çok az değişti (-19K). Okula dönüş işe alımlarının çoğu tipik olarak Eylül ayında gerçekleşir. Bu Eylül’de işe alımlar normalden düşüktü ve bu da mevsimsel ayarlamadan sonra düşüşe neden oldu. Kamu ve özel eğitimdeki pandemi kaynaklı personel dalgalanmaları normal mevsimlik işe alma ve işten çıkarma modellerini bozduğu için, son istihdam değişikliklerinin yorumlanması zor. Bilişimde 32K, inşaat 22K, sağlık hizmetlerinde -18K, kamuda -123K gerçekleşmeleri varken, finansal faaliyetlerde ve diğer hizmetlerde çok az değişiklik var. Kamudaki duruma ayrıca bakmak gerekecek, çünkü geçici borçlanma tavanı anlaşması Kasım ayındaki hükümet yükümlülüklerini yerine getirmeye yetecek ve 3 Aralık’ta yeniden önceki pozisyona gelinmesi ihtimal dahilinde.
Tapering konusu bitmiş değil ve muhtemelen Fed geri adım atmayacak. İstihdam artışları aylık normalize bir patikaya otururken, Fed’in tapering olgusundan ziyade ekonomik ilerlemeye faiz artırımı perspektifi için bakacağını düşünürüz. Haliyle belirsiz hale gelen faiz artırımı olgusu, yakın zamanda açıklanması beklenen tapering değil.
Kaynak Tera Yatırım-Enver Erkan
Hibya Haber Ajansı