Sessizce gelip sessizce gitmek de var… Kına yakılarak uğurlanmak da…
Arkanızda iz bırakarak, dualarla, alkışlarla uğurlanmak da…
Ama asıl mesele, gök kubbede hoş bir seda bırakıp öyle gitmek.
Bir iz bırakmak… Bir dua, bir teşekkür, bir tebessümle hatırlanmak…
Siirt kamuoyunun gündemini fazlaca meşgul etmese de hepimizi ilgilendiren önemli gelişmelerden biri, İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne yapılan yeni müdür atamasıdır.
Atama kararının açıklanmasıyla birlikte, pek çok hemşerimiz gibi ben de doğal bir merakla internete yöneldim. Ancak değerlendirme yapmaya elverişli somut bir bilgiye ulaşamadım. Kısa süre sonra yerel haber sitelerinde ve sosyal medyada yeni müdür beyle ilgili çeşitli paylaşımlar ve il milletvekilinin kabulü düşmeye başladı.
İlk izlenimler önemlidir, özellikle de kamu yöneticileri için.
“İnsanlar elbisesine göre karşılanır, sözüne göre uğurlanır” derler ya…
Müdür beyin kılık kıyafeti de bu bağlamda dikkat çekiciydi. Özgüvenli ve titiz görüntüsünden , görev anlayışına ilişkin aynı mesaj çıkar mı, göreceğiz ?
Kılık kıyafet serbestliği uygulamasının zaman zaman “özensizlik” olarak algılandığı bir dönemde, bu yaklaşımı olumlu bir ilk adım olarak değerlendirmek gerekir.
Ancak unutmamak gerekir:
Bir yöneticiye koltuğu kazandıran dış görünüşü değil; duruşu, liyakati ve fikirleridir.
Ve onu o koltukta tutacak olan da söyledikleri değil, yaptıkları olacaktır.
Sayın Müdür, eğitim-öğretim döneminin hemen öncesine denk gelen kritik ve nispeten avantajlı bir dönemde göreve başladı.
16 Temmuz’da atama kararı yayımlandı. 4 Ağustos’ta açıklanan LGS ve 25 Ağustos’taki YKS sonuçlarını, geçmiş yıllarla karşılaştırma ve değerlendirme fırsatı oluştu.
Bu süreçte Siirt eğitim camiasının genel sessizliği, reklam panolarının boşluğu, sosyal medya hesaplarına servis edilmeyen listeler dikkatli gözlerden kaçmamıştır. (Mirasın farkındalığı)
Her yıl olduğu gibi bu yıl da bazı devlet okullarında ciddi kontenjan yığılmaları yaşanırken önemli bir kısmında boşluk yaşanması dikkatini çekmiştir. Umuyoruz ki bu tablo, müdür beyde rahatsızlık uyandırmış ve önümüzdeki yıllarda daha adil, daha planlı bir eğitim politikası geliştirilmesine katkı sağlamıştır.
Bu uzun girizgâhtan sonra, bir eğitimci, bir veli ve bir Siirtli olarak; yeni dönemde katkı sağlayacağına inandığımız bazı yapıcı önerileri paylaşmayı sorumluluk kabul ediyoruz:
1. Ödül Sisteminde şeffaflık, liyakat ve ölçülebilirlik ilkeleri hakim olmalı.
Öğretmenleri ödüllendirmeye yönelik düzenlemeler; ancak objektif, ölçülebilir kriterlere ve liyakate dayalı şekilde uygulanırsa, sistem içinde anlamlı bir motivasyon kaynağı olabilir.
Aksi hâlde, adaletsizlik hissi doğar, güven zedelenir ve kutuplaşma oluşur.
Bu kapsamda, son on yılda verilen ödüllerin kamuoyuyla paylaşılması; varsa adalet duygusunu, yoksa sorunları görünür kılacaktır. Özelikle Üstün Başarı Belgeleri…
2. Yönetici kadrolarının etkin kullanımı sağlanmalı.
Müdür yardımcıları ve şube müdürleri, görev tanımlarına uygun biçimde aktif ve üretken çalışmalı; bu noktada liyakat ve performans belirleyici olmalıdır.
Ancak kimse sistem dışına itilmemeli, aynı şekilde hiç kimseye fazladan yük de yüklenmemelidir. Adil görev dağılımı, kurumsal huzurun temelidir.
3. Medya ve sosyal medya kullanımında denge gözetilmeli.
Her toplantının, her ziyaretin ya da etkinliğin basın ve sosyal medyada paylaşılması gerekli olmayabilir.
Eğitimin özü görünürlükten çok içeriktir. Fotoğraftan çok sahadaki başarıdır.
Çoğu zaman, sessiz ama etkili çalışmalar; gürültülü sunumlardan daha derin izler bırakır.
4. Ziyaret saatlerinde düzenleme yapılmalıdır.
Gelişigüzel yapılan ziyaretler, kurum içi verimliliği ve zaman yönetimini olumsuz etkileyebilir.
Bu nedenle, ziyaret saatlerine sınırlama ve randevu sistemi getirilmesi yerinde bir uygulama olacaktır.
5. Üretenle dedikodu yapan ayırt edilebilmeli.
Çalışan, proje üreten, emek veren öğretmenle; zamanını dedikodu ve kurum içi huzursuzlukla geçiren kişiler arasında adil bir ayrım yapılmalıdır.
Bu ayrım yapılmadıkça, verimli çalışan öğretmenler küstürülür, sistem içinde pasifliğe itilir.
6. Devlet okulları arasında dengeli rekabet zemini oluşturulmalı – Özel okullar sağlıklı denetlenmeli.
Bazı devlet okullarında 8-10 şube açılırken, sınıflar 55-60 kişiye ulaşmakta; başka okullarda ise 3-4 şube açılıp 15-20 kişilik sınıflarda eğitim öğretim görülmektedir. Bu ciddi bir plansızlıktır.
Eğitimde kalite, belli okullarda yoğunlaştırılmak yerine genele yayılmalıdır.
Ayrıca özel öğretim kurumları da sağlıklı ve adil bir biçimde denetlenmelidir.
7. Görevlendirmelerde liyakat ve ihtiyaç esas alınmalıdır
Geçici ya da kalıcı görevlendirmelerde, kişisel ilişkiler ya da siyasi baskılar değil, liyakat ve kurumsal ihtiyaçlar belirleyici olmalıdır. Geçici görevlendirmeler kadro açıklarına, vekil öğretmen ihtiyacına sebebiyet vermemeli.
Bu yaklaşım, hem adaleti tesis eder hem de verimliliği artırır.
8. Cesur ve kararlı yönetim anlayışı hakim olmalı.
Mevzuat çerçevesinde kalınarak; öncelikle kurumun, sonra da toplumun genel çıkarlarını gözetmekten çekinmeyen, cesur ve kararlı bir yönetim anlayışı benimsenmelidir.
Yeni bir başlangıç, her zaman yeni umutlar doğurur.
Temennimiz odur ki; Siirt’in eğitim yolculuğunda bu yeni dönem, sadece bir kılık kıyafetle hatırlanacak sessiz bir gelip gitme süreciyle sınırlı kalmasın…
Gerçek bir “seda” bıraksın.
Zira koltuklar geçicidir; etkiler ve izler kalıcıdır.
Bir yönetici, ardında sistemli bir düzen, mutlu öğrenciler, üretken öğretmenler ve hakkaniyetli uygulamalar bırakabiliyorsa; işte o zaman gök kubbede hoş bir seda gerçekten yankılanır…