Her anne baba çocuğunun iyi yetişmesini toplumda erdem olarak kabul edilen bazı değerleri benimsemesini ister ve bu yönde onu eğitmeye çalışır. Bu değerlerin başında da yalan söylememe, yalanı bir alışkanlık haline getirmeme geliyor. Bunun içinde her fırsatta;
“Aman yavrum yalan çok kötüdür. Sen her zaman doğru ol. Yalancıları kimse sevmez. Yalan söylemekten kaçın.”
Şeklinde öğütlerle onu bu konuda eğitmeye çalışırlar. Ama aynı anne baba telefon veya kapı çaldığında da o güne kadar söylediklerini bir kalemde silerek, çocuklarına “
“Beni sorarsa, ben burada yokum. Az önce çıktı. İnanın nereye gittiğini de bilmiyorum.” demelerini isteyebiliyorlar. Aslında bu anne baba o anda çocuklarına yalanı benimsettiklerinin farkında bile değiller.
Pandemi konusunda hepimiz biraz bu anne babaya benzemiyor muyuz? Hepimiz maske takalım deriz ama maske takmayız. Hepimiz sosyal mesafeye uyalım deriz, ama bir birimize sarılmaktan ve tokalaşmaktan çekinmeyiz.
Kapalı alanda fazla süre kalmayalım deriz, hepimiz gidip saatlerce kahvehaneler, çayhanelerde de oturmaktan büyük zevk almaya devam ederiz. Taziyeye, düğüne gitmekte en ufak bir beis görmeyiz.
Toplantılar, seminerler, konferanslar kapalı alanlarda kalmak pandemiye davetiye çıkarır dişe sürekli tekrarla dururuz. Ama bunları düzenlemekten ve katılmaktan da geri durmayız.
Bu tür örnekleri artırmak mümkün…Hepimizin bu anlamda biraz samimi olmasında yarar vardır. Aksi takdirde, bu konuda hep yerimizde sayarız…