Gazeteci M. Duran Özkan’ın ikinci kitabı olan Dağın Şeyhi ve Sultan romanı okuyucularıyla buluştu. 528 sayfadan oluşan roman ilk kitabı gibi Ritim Pulus yayınları arasında yerini aldı.
Tarihi bir gerçeklilikten yola çıkan Özkan; tarihi kurgu ile birleştirip, felsefi sürükleyici bir roman kaleme almış. Okur romanın sayfaları arasında tarihsel gerçekliğe doğru yol alırken kurgusal bir atmosferde felsefi gerçeklilikle buluşup zihinsel çıkarımlar yapabiliyor. Anadolu’nun kadim menkıbeleri felsefe ile harmanlanıp sayfalar arasında yeniden ışık bulup okur ile buluşuyor.
Özkan’ın romanında; Okuyucuya farklı bir pencereden olaylar dizinine bakış sunarak belki de ilk kez duyacağı, heyecanlanacağı, farklı dünyalara yolcuğa çıkacağı kapılar aralıyor. Bu yönüyle de kitap ilgiyi üzerine topluyor. Kitap bir yandan Mısır’ı fetih ederek halifelikte çift başlılığa son veren, ardından Kudüs’ü haçlıların elinden alan Selahaddin Eyyubi’yi; diğer yandan kurnaz, akıllı, bir o kadar da gözünü kırpmadan kralların, sultanların, vezirlerin öldürülme emrini veren, dağların zirvesinde kalelerde yaşamını süren Haşhaşiler’in Hasan Sabbah’dan sonraki en ünlü şeyhi Raşidüddin Sinan’ın yaşam öyküsünden kesitler sunuyor. Biri devasa ordusu, zamanın en iyi savaş araçları ile bölgenin en güçlü askeri gücüne sahip; hayalleri-beklentileri, aşkı-sevdası, cesareti-korkuları, tez canlılığı-sabırsızlığı olan sultanı. Diğeri dağların doruğundaki kalelerinde fedaileri ile yaşayan tek derdi inancını yaymak, cemaatini ayakta tutmak olan bunun için de her yolu meşru sayan zekâsı-kurnazlığı, sabrı-siyasi öngörüsü, âlim kişiliği ile Haşhaşiler’in altın çağını yaşatan şeyhi. Kaderin kaçınılmazı, bu iki insanı karşı karşıya getirir.