Dünya genelinde hemen hemen bütün toplumlar da gerçekte olmadığı halde inanılan bazı inanışlar var. Batıl inançlar olarak adlandırdığımız bu inanışlara inananlar bile, bunların gerçekle bir ilgisi olmadığını bilirler. Ama yinede kendilerini inanmaktan alıkoyamıyorlar. Hatta bu inanışlardan korktukları için bazen hayatları bile zehir olur. Günlerce etkisinde kalırlar.
Siirt’te de bu konuda ilginç inanışlara rastlıyoruz. Bunların bazıları il genelinde görülebilirken bazıları da daha dar bir kitle, hatta aynı soydan gelen birkaç ailede görülebiliyor.
Ay ve güneş tutulmaları esnasında tenekeler, başta olmak üzere ses çıkaran şeylere vurarak gürültü çıkarma yaygın görülen batıl inanışlara güzel bir örnektir. Ay veya güneş tutulması gerçekleştiğinde, hemen damlara çıkılarak veya sokaklara inilerek şiddetli bir gürültü çıkarılmaya çalışılırdı. Böylelikle ay veya güneşi alıkoyan Arapça “hute” olarak adlandırılan canavarın korkutulacağına ve kaçırılacağına inanılırdı.
Bir başka inanış yanık ekmekle ilgili. Tandırda pişirilme esnasında ekmeğin yanan kısımlarının yenilmesi halinde yerde para görüleceğine ilişkin olarak çocuklara yapılan telkinler yapılırdı. İsrafı önlemeyi amaçlayan bu telkinin inandırıcı olması için, bir çok aile yanmış ekmeği yiyen çocuklarının görebileceği bir yerde para bırakırlardı. Yediği yanmış ekmeğin hemen ardından harcayabileceği kadar küçük bir miktarda para bulan çocuklar buna gerçekten inanırlardı.
Büyük rağbet gören bir başka batıl inançta, cuma günleri çamaşır yıkamanın uğursuzluk getireceği ve aile büyüklerinden birisinin öleceği yönündeki inançtı. Bu nedenle, aileler Cuma günleri çamaşır, yün ve benzeri şeyleri yıkamaktan kaçınırlardı.
Yerde yatan küçük yada büyük bir insanın üzerinden atlanıldığı zaman o kişinin öleceğine inanılırdı. Bu nedenle yanlışlıkla birinin üzerinden atlanıldığı zaman, atlayan kişiden gerisin geri tekrar yerde yatan kişinin üzerinden atlaması istenirdi. Böylelikle o istenmeyen durumun giderileceğine inanılırdı.
Baykuşların uğursuz olduklarına inanılırdı. Öttükleri zaman rahatsız olunur, bulunduğu evin sahipleri başlarına bir kötülük gelmesinden korkarlardı. Baykuşun sesini duyan kişiler çeşitli dualar okumaya başlayarak olası bir uğursuzluğu def etmeye çalışırlardı.
Birbirlerine bıçak ve açık makas vermenin bir uğursuzluk getireceğine inanılırdı. Bu nedenle makaslar ve bıçaklar bir şeyin üstüne bırakılır, karşıdaki kişi de onları yerden alırdı. Bunun mümkün olmaması halinde de sap taraflarından tutularak isteyen kişiye teslim edilirdi.
Bu konuya yarınki yazımızda devam edeceğiz.