Empati, stres yapma, üzülme – telaffuzu kolay üç sözcük. Günlük sohbetlerimizde de sıkça kullanırız. Söylemesi kolay ama yapması çok zor şeyler. Zor olmasaydı ve gerçekten hissedebilmiş olsaydık, depremzedeleri gördükçe rahat rahat bir şekilde çaylarımızı, kahvelerimizi içebilir miydik? Kuş sütü eksik mükellef sofralarda tıka basa karnımızı doyurabilir miydik?
Evet, gerçek empati yapamıyoruz. Ama şimdi yaşadığımız bu deprem felaketlerinin ardından kendimizi zorlayıp empati yapmamız gerekiyor. Yediğimiz her lokma boğazımızdan geçerken, sıcak evlerimizde televizyon izleyip meyve ve kuru yemişleri yerken, soğuk çadırlarda tir tir titreyerek yaşam mücadelesi veren o insanları unutmamamız gerekiyor. Onlar için mutlaka yapabileceğimiz bir şeylerin olduğunu da unutmayalım. Özetle, Allah korusun ama bir an için gözlerimizi kapatıp kendimizi onların yerinde hayal edersek çok şeyler yapmak için gerekli gayret ve isteği kendimizde buluruz. Haydi gelin, bunu yapalım. Hem de bir kereliğine değil, belli aralıklarla yapalım. Onları hep düşünelim.