Siirt, Türkiye’nin güney doğusunda zengin maden yataklarına sahip önemli illerden biri.
Bakır, krom ve petrol gibi değerli kaynaklar bu topraklarda bolca bulunuyor.
Ancak garip olan şu ki; bu yeraltı zenginliği, Siirt’in yüzeyindeki hayatlara yansımıyor.
Madencilik sektörü büyürken, şehirdeki halk hâlâ geçim derdinde.
Kazanan sadece büyük şirketler, yatırımcılar oluyor; asıl kazanç kapısı olan doğal kaynaklardan bölge insanı hak ettiği payı, almıyor , alamıyor. İşsizlik, yoksulluk ve sosyal sorunlar ise hızla artmaya devam ediyor.
Siirt sadece madencilikle değil, barajlarıyla da dikkat çekiyor. Enerji üretimi ve sulama amaçlı yapılan barajlar, bölge için önemli yatırımlar. Fakat ne yazık ki, bu devasa projeler de halkın refahına doğrudan yansımıyor.
Barajlar sayesinde üretilen enerji, şehir ekonomisine hiçbir katkı sağlamıyor. Sulama alanları artırılamıyor, çiftçi yeterince desteklenmiyor.
Bu durum, yalnızca ekonomik değil, toplumsal bir probleme de yol açıyor. Kaynaklar elimizin altında ama ne altyapı iyileşiyor, ne sağlık ve eğitim standartları yükseliyor ve ne de gençler için bir umut, bir gelecek doğuyor. Üstelik doğa da madencilik ve baraj projelerinden de olumsuz etkileniyor.
Peki, bu kaynaklar kimler için değerli? Siirt’in insanı neden daha iyi yaşam standartlarına kavuşamıyor? Bölgedeki zenginlik nasıl oluyor da yoksullukla yan yana durabiliyor?
Eğer bu kaynaklar, halka hizmet ve kalkınma için kullanılmazsa, bu zenginlik sadece kısa vadeli bir hayal kırıklığı olarak kalacak.
Artık Siirt’in yeraltı ve su zenginliğiyle gurur duymak yerine, yerüstündeki yaşam kalitesini yükseltmek için adım atma zamanı.
Çünkü gerçek zenginlik, toprağın ve suyun altında değil, o toprakta yaşayan insanların yüzündeki mutluluk ve umutta saklıdır.