İster ülkeler veya isterse iller turizm pastasından arzuladıkları payı alabilmeleri için iyi bir alt yapıya sahip olmaları gerekmektedir.
Dilerseniz bu alt yapıda ki durumumuzu inceleyelim.
Türkiye de yarısından fazlası özel müze statüsünde olmak üzere büyüklü küçüklü 550 civarında tescil edilmiş müze bulunmaktadır.
Kimi arkeoloji, kent müzesi kimileri de yalnızca bir konuya odaklı müzelerdir. Bir örnek vermek gerekirse Malatya ilimde ilk günden günümüze üretilmiş değişik formlarda ki fotoğraf makineleri ile aksesuarlarının sergilendiği bir müze var.
Çok zengin bir müze. Savaş madalyasından ayakkabı topuğuna, kalemden çakmağa kadar çeşitli şekillerde üretilmiş beş bini aşkın fotoğraf makinesi, tripot ve benzeri ürünler sergileniyor.
Birçok ilde hatta ilçede bile bir veya birden çok müze hizmet vermektedir. Bize yani Siirt’e gelince maalesef bir müze dahi bulunmamaktadır. Oysa bu alanda çok zengin bir potansiyele sahip bir iliz. İlimizde ki kazılarda ortaya çıkarılan 4.500 civarındaki eser depolarda bekliyor.
Gerçekten üzücü bir durum. 1953 yılına kadar bir köy olan ve 1990 yılında Siirtin bir ilçesi iken il statüsüne kavuşan Batmanda bile biri il merkezinde diğeri Hasan Keyf ilçesinde olmak üzere iki tane müze gelen ziyaretçileri ağırlamaktadır.
Müzeden vazgeçtim.
Ne il merkezinde ve ne de bu alanda birer cazibe merkezi olan Tillo ilçesi ile Veysel Karani beldesinde bir turizm danışma büromuz ve rehberlerimiz bulunmamaktadır. Tabiri caizse gelen turistler el yordamıyla buraları gezmek zorunda kalıyorlar.
Turistlerin konaklayabileceği bir tek otelimiz bulunmaktadır. Onunda kapasitesi belli.
Turizmde alt yapımız böyle iken, biz kalkmış havanda su döküyor ve turist bekliyoruz.