Toplum olarak bile bile bazı yanlışlıklar yapıyoruz. Üstelik hepimiz bu yanlışlıkları yaptığımız halde en fazla eleştiren de yine bizleriz.
Yere tükürmek, çöp atmak gibi hiç yapılmaması gereken ve ayıp olduğu kadar da kabahatler kanununa göre de suç olan konuları bir kenara bırakıyorum. Bunlar ele alınmayacak derece de kesin yapılmaması gereken şeyler.
İsterseniz bunları şöyle kısaca bir hatırlayalım;
Hangi esnaf grubu tarafındaşn yapılmış olursa olsun kaldırım işgallerinden şikayet etmeyeniz var mı? Sanırım buna hayır diyecek kimse yoktur.
Peki buna sessiz de tepkisini bir şekilde dile getiren, en basit örneğiyle kaldırımda oturup çay içen bir grubun davetini yalnızca bu nedenle geri çeviren var mı? Buna da sanırım cevap yok şeklinde olacaktır.
Bir başka yanlışı camilerde cemaat namazına yetişmek için yapıyoruz. Aceleyle ayakkabılarımızı çıkarıyor ve ayakkabılığa yerleştirmeden camiye dalıyoruz. Ayakkabımızı çıkardığımız yerde onlarca çift. ayakkabı toplanmış oluyor . Bu durum bizden sonra camiye gelenlere zorluk çektirdiği gibi çıkışta da karmaşaya yol açıyor.Gelenler ayakkabıların üzerine basmak zorunda kalıyorlar. Çıkışta da ayakkabılarını bulmakta zorluk çekiyorlar .
Yağışlı havalarda da bir başka yanlışı yapıyoruz. Ayakkabımızdan akan sulara dikkat etmeden daha doğrusu akıtmadan alıp ayakkabılıklara koyuyoruz.
Açıkta et satışından şikayet etmeyenimiz yok. Ama hepimiz sanki özellikle o etleri satın almayı tercih ediyoruz
Trafikten de bir iki örnek verelim. Yanlış yere parklar, çok kısa süreli de olsa trafiği aksatacak şekilde durup yoldan geçen biri ya da bir esnafla, olmadık. yerde şehir içi toplu taşıma araçlarına binmek ya da inmek, yaya geçidini kullanmamak ve kırmızı ışıkta geçmekte bunların başında geliyor.
Bu örneklere ekleyebileceğimiz daha çok yanlış davranışımız var. En büyük hatamızda bu yanlışlıklarında bizim hiç çaba ve katkımız olmadan düzelmesini beklememizdir.
Hep başkaları ve hep yetkililer çözsün anlayışındayız.