Siirt’te ve ülkenin farklı yerlerinde ne yazık ki aynı tip yöneticilerle sıkça karşılaşıyoruz: “Her şeyi ben bilirim” diyen, eleştiriye kapalı, çalışanlarının yalnız fikrini değil tümden hiçe sayan yöneticiler.
Bu zihniyetin olduğu kurumlarda verim düşüyor, motivasyon yok oluyor, her şey sarpa sarıyor.
Gerçekte bu tavır, bilgi değil; tam bir bilgisizlik, bir cehalet göstergesidir. Çünkü bilmek, karşısındakini dinlemeyi, ortak aklı kullanmayı ve farklı fikirlerden yararlanmayı gerektirir. Dinlemeyen, karşısındakinin fikirlerine kapalı olan, yalnızca kendi sözünü yücelten bir yönetici aslında hiçbir şey bilmiyordur.
Çalışanlar değer görmediği için motivasyonunu kaybediyor.
İnovasyon ve yenilikçi fikirler köreliyor.
Korku kültürü gelişiyor, insanlar ses çıkaramaz hale geliyor.
Sonuçta kurumun verimliliği dibe vuruyor.
Çözüm Ne?
Bir kurumun ayakta kalması, yalnızca yöneticinin otoritesine değil; ortak aklın işletilmesine ve tüm çalışanların motivasyonuna bağlıdır. Yöneticiler, “tek adam” anlayışını terk edip, ekip ruhunu canlandırmak zorundadır.
Aksi halde hem kendilerini hem de yönettikleri kurumları çöküşe sürükleyeceklerdir.
Son Söz
Unutulmasın ki: “Her şeyi ben bilirim” diyen aslında hiçbir şey bilmiyordur. Gerçek liderlik, yalnızca konuşmak değil, dinlemeyi bilmeyi de gerektirir.
