Unutulmaz Valilerimizden dev Fıstıkçılık projesinin uygulayıcısı Nuri Okutan’ın sözleri, bu gerçeği özlü bir biçimde ortaya koyar:
“İl müdürleri başarılı oluyorlarsa benim adıma başarılıdırlar, ben başarılıyım. Başarısız iseler de ben başarısızım, benim adıma başarısızlık yapıyorlar.”
Bu yaklaşım, yöneticiliğin sadece makam sahibi olmak değil, aynı zamanda sorumluluğu da üstlenmek olduğunu gösterir. Çünkü bir kurumun ya da ilin başarısı, yalnızca alt birimlerin performansına bağlı değildir; liderin yönlendirmesi, koordinasyonu ve vizyonu da belirleyicidir.
Bazı kurum müdürleri kendilerine bağlı birimlerin, yöneticilerini hareket alanlarını kısıtlayarak bütün yetkileri kendinde topluyorlar. Birimler ne kadar güçlü ve düzenli çalışırsa çalışsın, sonuçta ortaya çıkan tablo, en üstteki yöneticinin hanesine yazılır.
Başarı kurumsal olduğu kadar liderin de başarısıdır. Bu nedenle il müdürlerinin kendilerine bağlı birimlerin başarılarından dolayı mutlu olmaları ve onları desteklemesi gerekiyor. Başarısızlıkta oyine liderin hanesine işlenir. Çünkü iyi bir yönetici, birimlerin aksayan yönlerini zamanında görüp çözüm üretmekle yükümlüdür.
Buradan çıkarılacak ders şudur: Liderlik, yalnızca başarıların arkasına imza atmak değil; başarısızlıkların da sorumluluğunu üstlenmektir.
Gerçek lider, “Ben” değil “Biz” diyebilen, başarıyı paylaşan ama başarısızlıkta da sorumluluğu üstlenen kişidir.
Bugün kurumlarımızın ve şehirlerimizin en çok ihtiyaç duyduğu şey, işte bu anlayışla hareket eden yöneticilerdir. Başarıyı sahiplenmek kadar, sorumluluk almayı da görev bilen liderler, hem kurumlarını hem de toplumu ileriye taşıyacaktır.
