Her nefis mutlaka ölümü tadacaktır.
Ama yatakta, ama ayakta, ama işyerinde veya bir başka yerde.
Ya da hava da veya deniz de kaçınılmaz son gelecektir.
Ancak bunun böyle olması iki elimiz böğrümüzde oturacağımız anlamına gelmiyor.
Her türlü trafik kuralını hiçe saydıktan sonra yaptığımız kazayı kaderdi deyip geçiştiremeyiz.Evet o kaza alnımızda yazılıydı vesile görecektik.
Ancak ondan önce kurallara harfiyen uyduktan sonra bunu diyebiliriz .
Son günlerde bir türlü bitmeyen depremler içinde aynı şey söz konusu.
Deniz kumu hatta daha da kötüsü toprak kullanalım,
Çimentoyu gıdım gıdım katalım,
Yetkin olmayan ustaları denetimsiz çalıştıralım.
16 lık demir yerine paslanmış 8 lik nervursuz demiri tercih ederek gökyüzünü delercesine apartmanlar dikelim ve ardından da bir deprem anında kader feryat figan edelim.Ağlayalım.
Buna timsah gözyaşları denir
Böyle şey olmaz.
Burada Peygamber Efendimizin Bedevi’ye devesini sağlam kazığa bağlamasını öğütlemeli devreye girer .
Özetle önce gerekli önlemleri alalım ardından tevekküle sarılalım.