Başta köpekler olmak üzere bütün canlılar üzerinde yaşamımızı sürdürdüğümüz bu dünyada bizimle ortaktırlar.
Bizim ne kadar yaşama hakkımız varsa, onların da bir o kadar var.
Yaratılmışların en faziletlisi ve en akıllısı olan insan oğlunun bu canlıları koruması zorunludur. Onlardan yararlandığı zamanlarda bile onlara eziyet etmememiz gerekir.
En mükemmel din olan dinimizde bu konuda açık ve net. Eziyet etmeyi, işkence yapmayı kesin bir dille yasaklıyor.
Buraya kadar her güzel. Ama birde madalyonun öbür yüzü var. Onları korumamız gerektiği kadar bizim de kendimizi onların verebileceği zararlardan korumamız gerekiyor.
Burada yaban hayvanlarından son yıllarda her geçen gün daha çok sayıda çok aramız da yaşamaya başlayan köpekler söz konusu.
Siirt dahil Türkiye’nin her yerinde sokak ve caddelerde yaşayan başı boş köpeklerin yol açtığı dehşetlere ilişkin haberleri hemen her gün okumak mümkün.
Köpek saldırıları sonucu çoğunluğu çocuklar olmak üzere yaşamını yitiren vatandaşlar mı istersiniz, yaralanan ve günlerce tedavi görenler mi istersiniz.
Yine bu tedavilerin ardından kuduz tedavisi görmek zorunda kalanlar mı istersiniz.
Bu tehlike Siirt içinde söz konusu. Şükürler olsun şimdiye kadar Siirt’te yaşamını yitiren olmadı. Ama yaralananlar oldu. Son olarak karma sanayi sitesinde bir vatandaş köpek saldırısına uğradı. Hem kolundan yaralandı ve hemde kuduz tedavisi görmek zorunda kaldı.
Yaşadığı korku da çabası.
Konu vahim ve her geçen büyüyor. Bir an önce kalıcı ve kesin bir çözüm bulunması gerekiyor.
Bir kez daha belirteyim, köpekleri koruyalım, ama öncesinde de kendimizi korumalıyız.