Bölgemizde göçerlik olarak bilinen yazın yüksek ve serin yaylalarda kışın ılıman iklime sahip yerlerde hayvan yetiştiriciliği ülkemizde yaklaşık 35 ilde gerçekleştiriliyor. Kimi yörelerde yörük, kimi yörelerde Türkmenler bizim yöremizde de yukarıda belirttiğim gibi göçer olarak adlandırdığımız bu insanlara ülke olarak çok şeyler borçluyuz. Çünkü bunlar ülkemizde ki küçük baş hayvan varlığının bel kemiğini oluşturuyorlar.
Bunu ilimiz ölçeğinde ele almaya çalışırsak; Siirt’te 1 milyon 200 bin küçük baş hayvan varlığı bulunmaktadır. Bu hayvan varlığımızla ülke genelinde bu alanda ilk beş il arasına giriyoruz.
Bu 1 milyon 200 bin küçük baş hayvanın yarısını göçer vatandaşlarımız tarafından besleniyor. Besleniyor demek dile çok kolay geliyor.
Bu kolay olmayan zorlu bir besicilikle sağlanıyor. Yaz kış soğukta sıcakta, güneşte karda yağmurda çadır altında geçen bir yaşam. Hemde çoluk çocukla birlikte geçirilen bir hayat.
Göçerler her ilkbahar mevsiminde kimi 20 gün kimi bir ay sürecek ve genellikle yaya gerçekleştirilen zorlu bir yolculuk yapmak zorunda kalıyor. Sonbaharda da bu zorlu yolculuğun bir o kadar da zor olan geri dönüş faslı başlıyor.
Bu günlerde bu geri dönüş yoğun bir şekilde devam ediyor.15 kadım tarihine kadar da devam etmesi bekleniyor.
Bu insanların sayesinde kaliteli peynir ve tereyağ yiyebiliyor, taze süt içebiliyoruz. Yukarıda verdiğim sayılardanda anlaşılabileceği gibi İlimizdeki küçük baş hayvan varlığımızı bu insanlara borçluyuz.