Tağşiş olarak adlandırılan ve gıda ürünlerine başka maddelerin katılmasına ilişkin haberleri on yıllardan beri duyuyoruz.
Öğrendiğimiz her bir hile diğerlerine geride bırakıyor. Kırmızı bibere talaş katmaktan yoğurda margarin yağı katmaya, tereyağına patates püresi katmaya kadar bu güne kadar yüzlerce yöntemini duyduk.
Bu hilelerin her birini duyduğumuzda üzüntümüzü hafifleten bir unsur vardı. Bilemiyorum belki de kendimizi avutuyorduk. Yerel ürünlerimiz sağlam diyorduk. Bunu öyle biliyor, öyle kabul ediyorduk. Bunda da bir çok noktadan haklılık payımız vardı. Bunların başında ilimizdeki üretimin daha çok küçük aile işletmesi olarak adlandırdığımız üretimle soframıza geliyor olmasıydı.
Aileler üretecekleri bir iki kilo yağa katkı maddesi katmaya değmez diye düşünüyorduk. Yine aynı şekilde günlük ürettiği bir iki bakraç yoğurdun yağının bir miktarını almaz ve başka madde katmaz diye umuyorduk.
Ancak son zamanlarda artık bu tür istenmeyen davranışların ilimizde de sergilenmeye başladığını söyleyebiliriz. Artık köy yoğurdu diye aldığımız yoğurdun yağ oranı daha düşük olabiliyor. Ya da kalın bir kaymak tabakası varmış gözüksün diye içine margarin yağı katılabiliyor. Hatta geçenlerde daha da ilginç bir hile yöntemine de tanık olduk.
Bakraç yoğurtlarının üzerine ince bir kağıt mendil yapıştırılmış. Yoğurdun üzerindeki nem kağıt mendil tarafından emiliyor ve bu sayede kağıt mendil kaymak tabakasıyla bütünleşiyor. Kalın bir kaymak tabakası olarak gözüküyor.
Artık köy ürünü diye aldığımız yağın içerisinde başka maddelerin katılmış olmasından şüphe duyar hale geldik. Köy tereyağı diye birbirinin iki katı fiyatla yağlar satılmaya başlandı. Pahalı satanda gerçek tereyağı diyor, yarı fiyatına satanda saf tereyağı diyor. Gerçekten tüketici ne yapacağını şaşırıyor.
Üretilen ürün sayısı zaten sınırlı olan ilimizde bu iki gıdadaki hile yapmaya yönelik gelişmeler böyle. Umarım başta vicdanlar ve ardından yetkililerimiz bu kötü gidişe bir dur derler.