O Bir Tarih! Siirtli Rahmetli Rıfat Amcanın Yaşam Öyküsü…

Siirtli renkli ve ünlü simaları  özellikle genç nesile tanıtmaya devam

Siirtli renkli ve ünlü simaları  özellikle genç nesile tanıtmaya devam ediyoruz.

Daha önce Siirt’in  bayan halk ozanı Sabo Teteyi tanıtmıştık. Bir koca çınar, renkli sima  rahmetli Ammo Rıfatı tanıyalım.

Rıfat Bakır; anlatımı, tanıtımı güç kişilerden biri. Her günü bırakın,her anı dolu dolu geçmiş bir asri devirmek üzere plan bir insandı.

Serüveni seven,gözü pek ve yeniliğe aşık bir insan.Ülke ve il düzeyinde yirmiye yakın ilke imza atmış ve anasının ak sütü gibi hak edilen bir lakap: Reform Rıfat

Sözün burasında; sözü, sözün ustası, yılların gazetecisi Nail Güreli’ye bırakalım. Bakalım bize nasıl tanıtacak Rıfat Bakır’ı. “Onu bir başkasına benzetmeye çalışmanın gereği yok.Kendi ülkesinin gelişmesi kalkınması için her ileri ve toplumsal hareketin öncüsü olan idealist, yorulmak bilmeyecek kadar çalışkan, usanmayacak kadar girişken bir insanı anlatmak isterseniz, Siirtli Rıfat Bakır gibi” diyebilirsiniz.

Türkiye Gazeticiler Cemiyeti eski başkanlarından Sayın Nail Güreli’nin “Anadolu… İl il dolaşarak yaptığı ve daha sonra ” İnsanıyla,Sazıyla,Sözüyle Yöre Yöre” adıyla ilk basımının 1982 yılında Gür yayınları arasında çıkan röportaj kitabında.

Atatürk’ü görmüş ve ona hayran olmuş Rıfat Bakır. Kesin olarak kaç yaşında olduğunu bilmiyor ama Atatürk’ün Siirt’te teşrif ettiği tarih olan 14 Eylül 1916 da onu karşılayanların arasında bulunmuş.Gazi Mustafa Kemal’in dikkatini şehrin girişinde Şeyh Ebul Vefa mevkinde kendisini alkışlarla karşılayanların arasında bulunan cin bakışlı sarı saçlı bir çocuk çeker. Yanına yaklaşır, saçlarını okşayarak adını sorar. Göz göze gelinen bir an  ve ondan sonra o büyük insanın gerçekleştirdiği başarıları daha yakından izleme Rıfat Bakır’ı her an anacak kadar Atatürk hayranı yapmıştı.

Aradan  bunca yıl geçmiş olmasına rağmen o günleri anlatırken heyecandan sesi çatallaşıyor,gözleri nemleniyor, “Hâlâ o büyük insanı arıyorum.” Diyordu.

Bu olaydan sonra Rıfat Bakır’ın yeniliği seven,araştırmacı yapısı hızla görev yapmaya başlıyor. Istanbul’a gidiyor.Burada ilgisini üç şey çekiyor; müzik,fotoğrafçılık ve sinema.Kurslara ve zamanın müzisyenlerinin sohbetlerine katılarak noktayı ve saksafon çalmayı öğrenir.Sessiz siyah beyaz sinema filmlerini izleyerek ve makinistlere sorular sorarak sinemacılık hakkında da epey bir bilgi sahibi olmuştur.İstanbul Rıfat Bakır’a yalnız bunları kazandırmamıştır. Ona iyi bir Türkçe kazandırmış ve kendine güvenmesini ve toplumsal olaylara daha duyarlı olmasını sağlamıştır.Ardından tekrar Siirt.

Yıl 1927 Siirt’te bir ilk gerçekleşiyor.Bir askeri uçak daha sonra halk arasında ‘meydanı tayyara’ yani ‘uçak meydanı’ olarak anılacak geniş alana inecek.Halk toplanmış,demirden kuşu seyredecek.Rıfat Bakır onların arasında.Hem de İstanbul’dan getirdiği fotoğraf makinesi ile birlikte.Uçağın fotoğraflarını çeker ve hemen kurduğu stüdyoya dönerek tab ederek alana döner.Komutan Anadolu’nun ücra bir köşesinde böylesine hızlı bir fotoğrafçının varlığından dolayı hem şaşırır hem memnun olur.Yaverine fotoğraflarının parasını ödenmesi talimatını verir.Ancak Rıfat Bakır itiraz eder. “Ben bu fotoğrafları parasını almak için çekmedim.” Der. Komutan bu açık göz Anadolu delikanlısını ödülsüz bırakmak istemez. Uçağa bindirilmesini ve Siirt üzerinde birkaç tur attırılmasını talimatını verir. Yakınlarının itirazlarına rağmen Rıfat Bakır, uçağa binerek hayatının ilklerinden birini gerçekleştirir.

Yıl 1926.Siirt’te toplumsal yaşamda önemli bit adım atılmıştır. İlk sinema salonu hizmete girmiştir. Tabii başında Rıfat Bakır. Aynı yıl Rıfat Bakır spor alanında da bir ilki gerçekleştirerek ilk futbol takımını kurar. Takımın hem yöneticisi hem de futbolcusudur.

Yıl 1938.Büyük kurtarıcıyı kaybettiğimiz yıl. Siirt’te onun istediği bir şey gerçekleşir. Rıfat Bakır’ın yönetiminde bir şehir bandosu kurulmuştur. O yıllarda Türkiye’nin altı saksafoncusundan biridir Rıfat Bakır. Bu uğraş doku dolu tam yirmi beş yıl sürer. Halk evleri etkinliklerinde, resmi bayram ve törenlerinde hep şehir bandosu vardır. Bu arada nota usulü öğrenir

Siirt Ziraat Odası’nın kuruluşu ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanlığı, ikinci başkanlığı, Sivil Emekliler Derneği, Mezarlıkları Güzelleştirme Derneği ve daha bir sürü yoğun uğraşın yanı sıra Kooperatifçilik alanındaki çalışmalar Rıfat Bakır’ın uğraştığı diğer alanlar.Rıfat Bakır’ın ününün yurt dışına taşmasına neden olur. Köylüyü örgütleyerek, tam sekiz tane kooperatif kuran Rıfat Bakır’ın çabası taa Almanyalara kadar ulaşır.Almanya Reiffensen Kooperatifçiler Birliği “Kooperatifçilik Madalyonu” ile ödüllendirir. Yıl 1972.Rıfat Bakır, doğal tiftikten tamamen el emeği ile üretilen Siirt battaniyesinden, battaniye ve namazlık dışında nasıl yararlanılabileceği konusunda biraz kafasını yorar ve bulur. Battaniye dokumasında kadın giyim eşyaları yapma. Battaniyeden yapılma ilk manto,kaban,etek, heybe ve bereler artık hazırdır. Örnek numuneler Rıfat Bakır’ın bavulunda, Ankara yollarında. Delege olarak katıldığı İkinci Dünya Hayvancılık Kongresi’nde ilk defa tanıtımları yapılır ve çok büyük beğeni toplar.

Yıl,2003.Bir asra yaklaşan yaşam.Daha sayamadığımız irili ufaklı birçok yenilik ve bu yeniliklerin getirdiği aralarında Yerel Televizyon Birliği’nce verilmiş “halk kahramanı” ödülüde bulunan ödüller. Madalyalar, plaketler,takdir belgeleri ile sayısız defalar gazetelere haber,televizyonlara program konusu olma.Bugün bunlar Rıfat amcanın gözü gibi koruduğu manevi değerleri,bunlar ve altı çocuğu ile torunları.

Yıllar Rıfat amcadan birçok şeyler alıp görürse de yaşıtlarına göre epey dinç.Ancak yılların dokunamadığı bir tarafı var.O da ruhu.Rıfat Bakır hâlâ genç ruhlu,ruhu hâlâ bakımlı ,hâlâ düzenli,vücudu fiziki olarak elvermese de  son günlerine kadar hâlâ yeniliklerin peşinde oldu.Hayatını dolu-dolu geçiren bu insan 2002 yılında Yerel Televizyonlar Birliğinin düzenlediği yarışmada Siirt’te yılın kahramanı seçilmişti. O yıl Hürriyet Gazetesinden Ersin Kalkan ve Muhammet Kutuptan oluşan bir ekip Siirt e kadar gelerek onunla röportaj yaptı. TRT başta olmak üzere birçok ulusal televizyon kanalıda değişik tarihlerde  kendisiyle röportajlar gerçekleştirdiler.

Ammo Rıfat iki kez evlendi. Uzun yaşamı boyunca altı çocuğu  oldu. Torunları ve torunlarının torunlarını gördü.

Bu örnek ve hoş görü timsali insanı 2005 yılında kaybettik.  Allah rahmet eylesin.

Seni Gidi Kopyacı :)))