Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Sefa Türksoy Yazdı, “KUDÜS”

Bir mekan, bir şehir

Bir mekan, bir şehir ismi olmaktan ziyade çok daha öte bir mana ve değer taşır. Müslümanlığın, Hristiyanlığın ve Yahudiliğin kutsal kentidir. Bugün “Kenanlılar” olarak bildiğimiz Arap kavim M.Ö. 3000 yıllarında Kudüs’e gelmiş ve o bölgeye “Orasalem” demiş, tarihte Arami ya da Babil kökenli kelimeler olarak “Varya Salem” ve “Yara Salem” diye de geçer. Yahudilikte Yeruşalim veya Yeruşalayim, Hristiyanlıkta Jerusalem, Müslümanlıkta ise Kudüs diye geçer.

Kudüs Müslümanlar için önemli bir kutsiyete sahiptir. Bunun en önemli nedeni Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksa’nın Müslümanların ilk kıblesi olmasıdır. Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v) Mescid-i Aksa’dan miraca yükselmiştir. Kuran-ı Kerim’de İsra Suresi’nin ilk ayetinde Allah-u Teala şöyle buyurmaktadır: “ Kulunu bir takım ayetlerimizi göstermek için bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya yürütenin şanı pek yücedir.

Mescid-i Aksa ilahi bir ayettir. İsra Suresi’nin birinci ayetinde çevresini mübarek olduğu açıkça dile getirilmiştir. Kudüs Allah katında bir değeri olmasıyla, Peygamberimiz Hz. Muhammed’i (s.a.v) Mescid-i Haram’dan direkt miraca yükseltebilirdi. Fakat Hz. Muhammed’e (s.a.v) bir çok ayet ve delilleri göstermek için evvela Mescid-i Aksa’ya getirtmiş ve bu kutsal mescitten miraca yükseltmiştir. Bu nedenden dolayı Kudüs ve Mescid-i Aksa Müslümanlarındır. Çünkü Allah’ın ayetleri Müslümanlara aittir. Allah’ın mescitlerine ancak Müslümanlar sahip çıkabilir. Kudüs’ü korumak sadece Filistinlilerin görevi değildir. Kudüs’ü korumak ümmete aittir ve her Müslüman bu konuda aynı duyarlılığı göstermesi lazımdır. Bu kutsal mekan Müslümanların ilk ortak noktasıdır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) Medine’de kıldığı bir namaz esnasında kıbleyi Kudüs’ten Mekke’de bulunan Mescid-i Haram’a çevirmiştir. Bu olay Hz. Muhammed’e (s.a.v) gelen bir ilahi ayetle gerçekleşmiştir. Kuran’ı Kerim’de geçen        Bakara Suresi’nin 144. Ayetinde bu olay şöyle anlatılmaktadır: “Yüzünü göğe çevirip durduğunu görüyoruz. Hoşnut olacağın kıbleye seni elbette çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram semtine çevir, bulunduğunuz yerde yüzlerinizi o yöne çevirin. Doğrusu kitap verilenler bunun Rablerinden bir gerçek olduğunu bilirler. Allah onların yaptıklarından gafil değildir.” ve kıble Allah’ın emriyle değişmiştir.

Unutulmamalıdır ki Mescid-i Aksa dediğimiz Mescid-i Aksa’nın 144 dönüm (yani 144.000 metrekare) olan tüm alanın tümüdür. Mescid-i Aksa; Kubbetüs Sahra, Mervani Mescidi, Kadim Aksa, teraslar, koridorlar, revaklar, kuyular, vakfedilen su depoları, çeşmeler, avlular, dış duvarlar ve ana kapılar gibi yapıların tümünden oluşmaktadır.

Hz. Muhammed (s.a.v) aldığı vahiy üzere Müslümanları ibadet amaçlı Mescid-i Aksa’ya ziyaret etmeye teşvik eder. “İbadet amaçlı seyahat ancak şu 3 mescit için yapılır: Mescid-i Haram, benim şu mescidim (Mescid-i Nebevi) ve Mescid-i Aksa.”

Mescid-i Aksa İslam tarihinin çeşitli dönemlerine, yani Hz. Ömer’in halifeliği, Emeviler, Abbasiler, Eyyubiler, Memlukler ve Osmanlılar zamanlarına dayanan birkaç yüz bina, tesis, vakıf, anıt ve kültür kurumu bulunmaktadır. Bu anıt ve kurumların tümü, Mescid-i Aksa’nın çevresinde ve aynı zamanda şehrin İslam medeniyet mirasını temsil eden Kudüs kentinde bulunmaktadır. Eski Kudüs kentindeki düzinelerce camiden bazıları, Hz. Ömer halifeliğine kadar uzanır. Mescid-i Aksa çevresinde ve Kudüs kentinde inşa edilmiş ve vakfedilmiş yüzlerce Kur’an ve hadis mektebi, enstitü, tekke, tabhane ve imarethaneler Selahaddin Eyyubi döneminden beri halen bulunmaktadır. Bunların hepsi Müslümanların Beytülmakdis ve Filistin ile kültür, eğitim ve medeniyet bağlarını doğrulamaya hizmet eder.

Kudüs Siyonistlerin Elinden Nasıl Kurtarılır ?

Bir mücadelede düşman güçlü olduğu için değil, kendin zayıf olduğun için kaybedersin. Her yönden güçlü bir devlet, güçlü bir millet, güçlü bir birey olmak zorudasın. Güçlü olmak için; devlet siyasi aklını, sivil toplumlar enerjisini, birey ise iman gücünü kullanır. Hepsi bir araya geldiğinde birlik, dirlik ve güç olur.

Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi’nin sözünü kendine hayat felsefesi edin: “ Dostlarıyla uğraşanlar, düşmanlarını yenemez.” Dostlarınla, yol arkadaşlarınla, Müslüman kardeşlerinle uğraşma, gıybet yapma, onları zayıf düşürme.

Hedefin ve düşmanın Kudüs’ü işgal edenler, onları destekleyenlerdir. Buna odaklan, enerjini buraya harca.

Toplumda örnek insan al. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) gibi önce “emin ol” sonra Müslüman. Dürüst, adil, çalışkan, merhametli, vicdanlı ol. Kuran’ı Kerim’de Allah’ın emrettiği gibi “dosdoğru ol.”

Sesini duyurmak için sadece slogan atma, dünyadaki etkili iletişim araçlarına sahip ol. Haklı davanı dünyaya duyurmaya çalış.

Müslüman milletleri birleştirmenin yollarını ara. Tüm İslam ülkelerinin halklarını harekete geçirecek sivil toplum örgütleri kur, organizasyonlar düzenle, kampanyalar yap.

Çok çalış… Sonra da Allah’a tevekkül et, O’ndan daha iyi bir yardımcı bulamazsın.

 

Seni Gidi Kopyacı :)))