Cas maddesinin nasıl yapıldığını öğrendik, biraz da adını verdiği evlerin mimari yapısına dair bilgi verelim. Siirt geleneksel Cas Evlerinin duvarları ortalama 80-120 cm arasında değişen kalınlıkta olurdu. Kireç taşı, alçı taşı ve moloz taşlar kullanılarak oluşturulan harç kurutulmak üzere üst üste yığılır ve ardından 3 gün kadar fırınlarda (tandır) bekletilirdi. Kurutma işlemi bittikten sonra bir tür toprak haline gelen cas maddesinin toz halini alabilmesi için tokmak yardımıyla ufalanırdı. Kullanılmak üzere bekletilen bu toz malzeme konut yapımında duvar ustaları tarafından gerekli miktarda kesme taş parçaları ve molozlarla birleştirilerek tavanı kubbeli konutlar inşa edilirdi. Son olarak dış cephe yine aynı malzeme ile sıvanırdı. Çabuk katılaşan cas harcı bu özelliğinden dolayı her türlü yığma malzemenin sıvanmasında kullanılmıştır. Cas malzemesinin duvarlara verdiği beyaz renkten dolayı il ‘Beyaz Kent Siirt ‘ olarak da anılmaktadır. Cas evlerinin yapım aşamasında kullanılan yöntemler nüfus, aile, gelenek-görenek ve yörede yaşayan ailelerin yaşam şartlarını tam anlamıyla yansıtmaktadır. Bu meskenlerde yaşayan evli çift sayısına göre odalar bölünmekte, kız ve erkek cinsiyet ayrımına göre oda sayısı değişmektedir. Hatta sadece oda sayısı ve yapılış tarzı değil, geçmişte kullanılan kapı tokmakları bile yöre insanının yaşam tarzını yansıtmaktadır. İklim koşullarına göre uygun bir şekilde inşa edilen çevre dostu ve yörenin iklimini iyi bir şekilde yansıtan Cas Evlerinde kullanılan harç aynı zamanda yalıtım işlevi görmektedir. Yaz aylarında meskenlerin içini serin tutan; kış aylarında ise sıcak tutan özelliğiyle oldukça kullanışlı durumdadır. Bunun sebebi ise; inşa sürecinde kullanılan malzemeler, odalardaki tavan kısmına doğru piramit şekilli çatı tipinin varlığı, yörenin iklimine bağlı olarak pencere büyüklüğü gibi hususların yanında, gün ışığından yararlanmak için çatı kesimlerine açılan küçük pencerelerle gün ışığından maksimum faydalanma sağlanmasıdır. Cas Evlerinin çatı (dam) yapısı, dışarıdan bakıldığında düz gözükmektedir ancak içeri kısmından bakıldığında kubbe şekli görülebilir. Bu özellik yöreye has bir çatı şeklinin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Cas harcının çabuk donma özelliğinden dolayı kubbenin yapımında herhangi bir kalıba ihtiyaç duyulmamıştır. Ayrıca tonoz katmanları ve düz çatı arasında ağırlığı azaltmak amacıyla boşluklar bırakılmıştır. Bu çukurlar yerel sakinler tarafından muhtemelen çöküş öncesi bir erken uyarı sistemi olarak düşünülmektedir. Evlerin ahşaptan yapılmış küçük, üst kısımları genellikle yuvarlak kemerli pencereleri evlere bir başka güzellik katmıştır. Bu evlere “Dergâh” adı verilen, süslü “Mısraheyn” diye tabir edilen çift kanatlı kapıdan girilmektedir. Bu kapıların arkasında kalın tahtadan yapılmış sürgüler ve kapının üzerinde metalden yapılmış el şeklinde tokmaklar bulunmaktadır. Bu tokmaklardan sıkılmış yumruk şeklinde olanı tok ses çıkarır ve kapıyı çalan erkekler tarafından kullanılırken, açılmış el şeklinde olanı ise tiz ses çıkarır ve eve gelen kadınlar tarafından kullanılmaktadır. Ev sahipleri tokmağın sesine göre gelenin kadın veya erkek olduğunu bilir ve kapı ona göre açılır. Kapılarda gözetleme penceresi de bulunmaktadır. Kapıyı çalan kişi eve girmeyecekse görüşme bu pencereden yapılır. Bu özelliği ile Osmanlı mimarisinin etkisinde kaldığı görülmektedir. Cas evlerinde mesken inşa edilirken; çevresi yüksek duvarlarla örülmüş, aile fertlerinin rahatça hareket edebilmesi ve aile mahremiyetinin koruması amacıyla “avlu”lar oldukça yaygın yapılmıştır. Siirt evlerinde genelde üst katlar yatma, yemek yeme gibi günlük yaşam faaliyetleri, alt katlardaki odalar ise daha çok kiler, depo ve mahzen gibi alanlar için kullanılırdı. “Havş” (Avlu) geçildikten sonra “Behu” denilen bir Ayvana geçilmektedir. Burada “Irvi” adı verilen oturma ve misafir odaları bulunmaktadır. Gelen misafirler önce buralarda ağırlanırdı. Anadolu’nun diğer kesimlerinde görülmeyen, Siirt yöresine has olan kesik piramidal biçimli bu yapı tarzına benzer yapı formlarına Kuzey Afrika ve Ortadoğu bölgesinde rastlamak mümkündür. Bu konut formu Fas, Suudi Arabistan, Yemen, Nijer gibi ülkelerde yaygın olarak görülmektedir.
Modern kentleşme süreciyle geç tanışan Siirt, Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde eski kent dokusunu bozmamış ve Osmanlı’dan kalan yapısını korumuştur. Bu dönemde Siirt, etrafı yeşillikler, bağ ve bahçelerle çevrili, kendine özgü mimari yapısı olan Cas Evleri ile çevrili küçük bir kent görünümündeydi. Alçı taşının kullanımıyla yapılan Cas Evleri, Siirt geleneksel kent mimarisinin en önemli unsurunu oluşturmaktaydı. Cumhuriyet dönemiyle beraber batıya doğru genişleyen Siirt kent yerleşmeleri, tarihi dokunun kaybolmasına ve yeni yapılan betonarme evlerle beraber Cas Evleri’nin yıkılıp terk edilmesine sebep olmuştur. Ayrıca çoğu Cas Evi, zaman içinde harman tuğlası, briket yığma veya betonarme olarak yapılan eklentiler ve kat ilaveleri nedeniyle özgün form ve niteliklerini kaybetmiştir. Bu geleneksel ve yöresel yapı türünün örnekleri Siirt tarihi kent merkezinde ve dışında giderek azalırken en özgün ve iyi korunmuş örnekleri Tillo ve Şirvan ilçelerinde görülmektedir. Yörede Cas Evlerine, çoğunlukla güneydeki yerleşmelerde rastlanmaktadır. Çınarsu ve Kayaboğaz gibi köylerde Cas Evleri en yaygın konut tipini oluşturmaktadır. Akdoğmuş, Banadeli, Cipi, Çöl, Koçlu, Sağlarca, Taşbalta ve Yerlibahçe gibi sahanın güneyinde yer alan yerleşmelerde, Cas Evleri önemli bir oran teşkil etmektedir. İl geneline bakıldığında Cas Evi sayısının oldukça az olduğu anlaşılmaktadır. Siirt şehir merkezinde Ulus Mahallesi’nde yer alan Suat Ertekin Evi 2007 yılında Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından tescil edilmiştir. Siirt şehir merkezi Bağtepe (Halenze) Mahallesi’nde İbrahim Aydın Evi varlığını sürdürmektedir. Siirt Kültür Evi adıyla faaliyet gösteren Cas Evi, Siirt şehir merkezinde yer alan Tınaztepe Mahallesi’nde bulunmaktadır.