Siirt’te Osmanlı Devletinin son dönemleri ve Cumhuriyetin ilk yıllarında ciddi bir sanayi yatırımı olmadı. Siirt’te işletilen bir iki maden çıkarma işletmesi istisna tutulursa sanayi yok denecek kadar azdı. Şehirde yerel esnafa yaslanan sınırlı sayıda küçük imalat sanayi mevcuttu. Siirt’te uzun bir süre sanayi, basit el tezgâhlarından ileri geçmedi ve makineleşmeye dayalı bir sanayi teşekkül etmedi. Eski usullere dayalı el emeği ile devam eden, kısıtlı üretim yapan ve şehrin ihtiyacını karşılamaya çalışan atölyeler mevcuttu274. 1927 sanayi sayımına göre ilde toplam 314 iş yeri vardı. Bu iş yerleri mütevazi ve şehre hitap eden toplam da 1278 kişinin çalıştığı iş yerleriydi275. Siirt’te ilk kayda değer ilk yatırım 1929’da kurulan Yeni Hayat Un Fabrikası oldu. Siirt’in ileri gelenlerinden Yasin Aral’a ait olan fabrikada, şehrin ihtiyacını karşılamak için un üretimi yapılırdı. Bu tesis 1932 yılında Teşvik-i Sanayi Kanunundan faydalanan tek fabrikaydı. 25 kişinin çalıştığı bu kuruluş ile Siirt için önemli bir istihdam imkânı sağlanıyordu. Fabrika 1939’da çıkan bir yangınla harap olunca üretimi durdurmak zorunda kaldı. Yeni Hayat Un Fabrikasının Siirt için önemi ve değeri büyüktü. Fabrikanın tekrar işler hale getirilmesi için devlet desteği sağlandı276 ve fabrika 1941’de tekrar üretime geçti277. Fabrika ile yapılan üretim yöredeki bütün askeri ve kamu kurumlarının da un ihtiyacını sağlayabilecek nitelikteydi. 1946’da günlük 10 bin ton üretim yapan fabrika, 1960’lı yıllara kadar üretim yapmaya devam etti. Fabrika Siirt için önemli bir ekonomik değer ürettiği gibi halkın temel ihtiyacını karşılamaya yönelik hizmet de sağlıyordu278. Siirt’in ekonomik bakımdan gelişmesi için yerel yöneticiler de zaman içinde büyük çabalar gösterdiler. Örneğin Vali Mehmet Aldan 1966’da Başbakanlığa müracaat ederek, Siirt’in ekonomik bakımdan geri kaldığını, il dâhilinde inşaat ve imar hareketlerinin arttığını, şehrin ekonomik bakımdan gelişmesi için tuğla, kiremit veya bir çimento fab rikası kurulması talebinde bulundu279. Valinin bu talebinin arkasında duran Siirtler, şehirde tuğla, kiremit ve çimento fabrikasına ek olarak bir de tütün fabrikasının da açılmasını talep ettiler280. Şüphesiz bu talepler şehirde sosyoekonomik bir değer üretecek ve aynı zamanda şehrin en temel ihtiyaçlarına da cevap verecek nitelikteydi. Bu taleplerle beklenen yatırım gelmedi. 1970’li yıllardan itibaren özel sektör ve devletin birtakım yatırımlarıyla Siirt sanayinde sınırlı bir canlanma yaşandı. Kezer Çayı kenarında bir Alman şirketinin de ortağı halka açık SİSTAŞ kuruldu. Meyan kökü işleme üzerine çalışan SİSTAŞ önce el değiştirdi ardından iflas ederek kapandı. Bugün Kurtalan’da bir çimento fabrikası, Şirvan’da bakır cevheri üretim tesislerine ek olarak Siirt’te küçük ve orta ölçekli farklı iş kollarına mensup 53 adet tesis faaliyet göstermektedir. Bu tesisler içinde Tekel’e bağlı bir tütün işleme tesisleri, Siirt Yem fabrikası ve iki adet süt işleme fabrikası bulunuyordu. Bu tesisler şehrin ekonomisini canlandırmak ve beklenen ölçüde istihdam oluşturmaktan çok uzaktı. Bugün Siirt’teki sanayi üretimi ve sanayi tesisleri Türkiye ortalamasının çok altındadır. Bu durum Siirt’te sanayinin yeterince gelişmemiş olduğunun açık bir ispatıdır. Zira Siirt’in sahip olduğu sanayi tesisi, Türkiye genelinin %0.05; Güneydoğu Anadolu Bölgesi içerisinde ancak % 1’lik bir orana sahiptir281. Siirt’in yerleştiği coğrafyanın eko politik gerçekleriyle birlikte bölgenin zengin insan kaynakları göz önüne alınarak yapılacak yeni çalışmalarla bu olumsuz tablo düzeltilebilir.