Siirt, zengin tarih ve kültürel bir miras üzerine kurulmuş önemli bir şehirdir. Şehrin kurulduğu coğrafya, bir yönüyle Ortadoğu ve Mezopotamya’ya bakarken diğer yandan batıya bakar. Sadece coğrafyayla sınırlı olmayan bu durum, kültür ve medeniyet için de geçerlidir. Siirt’te günümüzden sekiz bin yıl evvel yerleşimin olduğu son arkeolojik kazılarla anlaşıldı. Bu topraklar üzerinde tarih öncesinden başlayarak çeşitli toplumlar yaşamını sürdürdüğü gibi tarihi dönmelerde de Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar gibi pek çok köklü devlet hâkimiyet kurdu. Bu çeşitlilik zamanla bir kültür ve medeniyet birikimi oluşturdu. Yavuz Sultan Selim’in doğuya yönelik akınlarıyla Osmanlıya katılan Siirt çok dinli ve dilli kültürünü XX. yüzyılın başına kadar taşımayı başardı. Rus işgalini fiilen yaşamayan Siirt, işgalin siyasi ve ekonomik etkisini uzun süre hissetmiş bir şehirdir. Milli mücadeleye destek veren Siirt, Milli Mücadele sonrası günlerde bağımsız bir vilayet olarak yeni döneme yeni bir başlangıçla girdi. İl olduktan sonra Siirt’in sınırları birçok kez değişti, toprakları bir kaç kez bölündü, ilçeleri il oldu, yeni ilçeleri kuruldu. Bu süreçte köyden merkeze merkez ve ilçelerden başka illere çift yönlü nüfus hareketleri yaşandı. Bütün bu hareketlilikler içinde şehrin nüfusu, sosyo-ekonomik yapısıyla beraber havası da çok değişti. Siirt’in asırlardır değişmeyen tek bir gerçeği vardı, o da şehrin sosyo-ekonomik yapısının yeterince gelişmemiş olmasıdır. Cumhuriyetin ilk yıllarında Siirt’in ekonomik yapısı ve sosyal özellikleri hakkında düzenlenen raporlara bakıldığında o günden bugüne şehrin demografik yapısının çok değiştiği fakat Türkiye’nin ekonomik gelişmişlik ortalamasına göre ekonomik yapısının hiç değişmediği görülür. Kadim kültür ve geleneklerine rağmen Siirt hakkında yeterli bilimsel çalışmanın yapılmamış olması büyük bir eksikliktir. Fakat son yıllarda bu eksikliğin giderilmesine yönelik çabalar hız kazanmıştır. Siirt’te üniversite kurulması ve buradaki sosyal bilimlerin hızla gelişim göstermesiyle, Siirt üzerine yapılan akademik çalışmaları da hızlandırdı. Bu bilimsel çalışmalar arttıkça, Siirt’in tarihi ve kültürel zenginlikleri daha iyi bilinecek, bu durum doğal olarak Siirt’e ait zenginliklerin gün yüzüne çıkmasını ve şehrin sosyo-ekonomik yapısının daha sağlıklı tahlil edilmesini sağlayacaktır. Siirt ile ilgili yapılan çalışmalardan biri olan bu çalışma, Ankara ve İstanbul’daki arşiv belgeleri ve gazete koleksiyonlarına ulaşım güçlüğünden dolayı planlanandan daha uzun sürdü. Belgelere ulaşımdaki zorluk ve yerel kaynakların azlığı dikkate alındığında Siirt’in değişik yönleriyle ele alınacağı daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç olduğu görülür. Bu çalışmalar bir komisyon tarafından farklı disiplinlerin ürettiği çalışmaların bir araya getirilmesiyle mümkün olabilir. Bu çalışmanın planlaması tamamlandıktan sonra öncelikle Osmanlı ve Cumhuriyet Arşivleri olmak üzere kapsamlı bir arşiv taraması yapıldı. Arşivlerden sonra resmi yayınlar taranarak Osmanlı Devletinin son dönemindeki nüfus hareketlerini ve ekonomik yapıyı ortaya koyabilmek için salnameler incelendi. Siirt ile ilgili tartışmaları takip edebilmek için Meclis zabıtları incelendi. Buralardan elde edilen bilgiler yerli ve yabancı seyyahların verdiği bilgilerle karşılaştırıldı. Böylece birden çok kaynaktan bilgi alınarak sağlıklı bir sonuca ulaşılmaya çalışıldı. Siirt’te yerel basının doğuşu ve gelişimi diğer şehirlere göre nispeten geç ortaya çıktı. İlk yazılı basın 1937 yılında kurulan tek gazete ile başladı ve 1950 yılından itibaren çok sesli ve renkli bir hüviyete ulaştı. Bu durum, Siirt’in il olduğu ilk dönemlerde olmasa da daha sonraki dönemlerde yaşadığı değişim ve gelişimin izini sürmek için mükemmel bir kaynaktı. Bu kaynaktan yararlanmak için yerel basın taraması yapıldı. Siirt hakkında yazılan ilk ciddi tetkik eser Ömer Atalay tarafından 1946 yılında yazılmıştı. Bu çalışmayı görmemek büyük eksiklik olurdu. O dönemki şartlarda son derece başarılı bir eser olan Ömer Atalay’ın Siirt Tarihi adlı eseri incelendi. Bu çalışmanın amacı, Siirt’in Cumhuriyet tarihi boyunca geçirdiği değişim ve dönüşümü ortaya çıkarmaktır. Giriş bölümünde hakkında başlı başına çalışma gerektiren Siirt’in Cumhuriyet döneminden önceki tarihi ilgili kısa bilgilere yer verildi. Ondan sonra çalışma üç ana bölüm üzerine inşa edilerek birinci bölümde “Nüfus ve İdare” ele alındı. Bu bölümde Siirt Vilayetinin kuruluşu, ilçelerin oluşum süreci ve sınırlarında yapılan değişiklikler ortaya konulmaya çalışıldı. Bu kapsamda belediye ve şehri uzun süre meşgul eden bazı sorunlardan söz edildi. Bu kapsamda Siirt’in Osmanlı son dönemi ve Cumhuriyet dönemindeki nüfusunu tespit etmek için resmi ve özel kaynaklar taranarak göç meselesi incelendi. İkinci bölümde “İktisadi Hayat” ele alınarak Siirt’in ekonomisi, tarım, hayvancılık, sanayi ve ulaşım gibi konular işlendi. Üçüncü bölümde ise, “Sosyal ve Kültürel Hayat” başlığı ile eğitim, basın, sağlık, vakıf, mimari ve Siirt Halkevi hakkında bilgiler verildi.