Ekonomik açıdan gerçekten çok zor günlerden geçiyoruz.
Aldığımız bir ürünü bir daha aynı fiyata alamıyoruz. Bazen bir iki haftalık süreçte ürünlerin fiyatında yüzde yüzlere varan zamların oluştuğunu görüyor ve çaresizlik,üzüntü ve öfke karışımı bir duyguya kapılıyoruz.
Ne yapacağımızı bilmiyoruz? Derdimizi bir birimize anlatmakla yetinmek zorunda kalıyoruz.
Şikayet derseniz ondanda öyle kısa bir süre içerisinde ve git gel ile benzeri bir muameleyle karşılaşmayacağımızın da garantisi yok.
Olsa bile, karşılacağımız fahiş bir şekilde zamlanmış ürün sayısı bir iki tane değil ki. Hangi ürüne el atsanız aynı durumla karşılaşırsınız.
Ya aleni bir şekilde ürünün fiyatı yükseltilmiş ya da gramaj, sayı veya ebadı düşürülerek gizli bir şekilde zam bindirilmiş.
İşin bir başka tuhaf tarafı daha var. Geçmiş yıllarda bazı işyerleri daha yüksek kar marjıyla satış yapıyorlar diye bilinir ve göreceli olarak daha az kişi bu iş yerlerini tercih ederdi.
Günümüzde bu durumda ortadan kalktı. Bir yerde pahalı bir ürüne rastlarken bir başka ürünü çok düşük bir fiyata alabiliyorsunuz. Yani bir standart yok.
İşte bir okurumun gönderdiği iki fotoğrafla açık bir şekilde ortaya çıkan durum. Ülke çapında ünlü bir firmanın ürettiği sabunun 600 gramlık paketi bir AVM de 39.90 Tl iken bir başka AVM de 77.25 Tl. Neredeyse iki kat fark var.
İkisi de avm. Hani bir köy veya mahalle bakkalı olsa zamdan haberi olmamıştır diye düşünebilirdik. Ama öyle değil.
Burada başlıktaki durum ortaya çıkıyor. O nedenle vicdan olmayınca vatandaş ne yapsın diye sorma zorunluluğu ortaya çıkıyor.
Sanırım burada rahmetli Necmettin Erbakanın çok anlamlı bir sözü devreye giriyor. Belki bire bir değil, ana anlam olarak şöyle .
Hiç bir şeyi polis zoruyla düzeltmeyiz. Çünkü her polisin başına bir başka polisi koymak gerekiyor.
Sorunları ancak vicdanlı insanlar yetiştirmek suretiyle çözebiliriz