Nasıl demeyeyim; bu iki aile, Bitlis’e yatırım için adeta kıyasıya bir yarış içerisindeler. Bugüne kadar eğitim kurumları, cami ve benzeri sosyal yapıları inşa edip ilgili kurumlara devrederek Bitlis halkının hizmetine soktular. Bu kapsamda Kiler, onlarca ilkokul, ortaokul ve lise binasını tamamlayıp Milli Eğitim Müdürlüğü’ne devrederken, Erenler de Bitlis Üniversitesi’nin bütün fakültelerini, yüksekokullarını ve diğer binalarını inşa etti.
Bu iki aile şimdi de ekonomik yatırımlara başladılar. Böylece Bitlis’te istihdam sorununun çözümüne katkı yaparak ilden göçü azaltmaya çalışacaklar. Bu kapsamda binin üzerinde kişiye iş imkanı sağlayacak dev entegre iplik fabrikası inşaatı hızla ilerlerken, Bitlis’e prestij katacak beş yıldızlı bir otelin inşaatına başlanıyor. Yer tahsisi yapılan otel, Hilton markası adı altında hizmet verecek.
Bizim iş insanlarımız bu memlekette yatırım yapılmaz diye gayrimenkullerini bile satıp nakite dönüştürerek kaçarken, Bitlisliler memleketlerine yatırım yapmak için yarışıyorlar.
İnsan düşünmeden edemiyor: Yatırım açısından Bitlis’in Siirt’ten üstün tarafı ne? İnanın, ben bir şey bulamadım. Sınıra, sanayinin geliştiği büyük metropollere ve sınırlara yakınlık açısından pek bir farkımız yok. İnsanların duygu ve düşünceleri açısından da aynı durumdayız. Üstelik coğrafi şartlar açısından Siirt, Bitlis’ten çok daha iyi durumda. Bizim geniş ovalarımıza karşılık Bitlis genelde dağlık alanlardan oluşuyor. Gelenek göreneklerimizde büyük ölçüde örtüşüyor.
O halde eksiklik nerede? Eksiklik bizim insanımızda. O zaman gelin bir kez daha tekrarlayalım: “Ah Siirtim, ah, neden senin Erenlerin ve Kilerlerin yok?”