Ülkemizde orta yolu seçmeyi pek beceremiyoruz.
Ya en ön safta ya da en arka safta yer alır, ya on ikiden vururuz ya da karavana atarız.
Bunun en bariz, en güzel örneğini kamu kurum yöneticileri oluşturuyor. Kimi yaptığı işleri anlatırken adeta pireyi deve yapar; kimisi de büyük bir mahcubiyet içerisinde anlatırken deveyi pire yapar.
Kimi, futbol deyimiyle tribüne oynarken tabiri caizse şova yönelik çalışmalar yürütürken; kimi ise sessiz sedasız toplumun bugünü ve hatta yarınına yönelik çalışmalara imza atar.
Buna son iki yılda ilimizde yapılan çalışmaları örnek vermemiz mümkün.
İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği tarafından kurulan, ancak bana göre toplumda yeteri kadar yer etmeyen asfalt plenti buna bir örnek oluşturuyor.
Vali Dr. Kemal Kızılkaya’nın, neredeyse yarım asırlık bir ihtiyaca el atılmadığını görüp kolları sıvamasıyla Siirt, kısa bir sürede bu yararlı tesisin sahibi oldu.
Yerel imkânlar kullanılarak kazanılan bu tesis sayesinde Siirt İl Özel İdaresi, başka kurumlardan minnetle ya da müteahhitlere yüksek kârlar ödeyerek asfalt almaktan kurtuldu.
Bu sayede Siirt’in köy ve mezraları da çağın ulaşım alanında sağladığı nimetlerin başında gelen beton asfalta kavuşmuş olacaklardır. Yazın tozdan, kışın çamurdan ve yolda mahsur kalmaktan kurtulacaklardır.
Yine İl Özel İdaresi’ne toplam 54 kamyon, iş makinesi ve araç; Siirt Belediyesi’ne ise 14 şehir içi otobüs, 1 tıbbi atık kamyonu ile 2 temizlik aracı alımını unutmamak gerekir.
Ayrıca, çok samimi çalışmalar yürüten İl Nüfus ve Vatandaşlık ile Tapu Müdürlüklerinin yaptığı hizmetleri de sayabiliriz.
Peki, bir kez daha soralım:
Bu türden samimi ve gerçekten yararlı çalışmaları anlatarak vatandaşları bilgilendirmek şova girer mi?