Onbir ayın sultanı Ramazan Ayını geride bıraktık. Allah tuttuğumuz oruçları yaptığımız ibadetleri indinde kabul etsin.
Ramazanın ardından da bayram günleri başladı.
Tabiri caizse son yıllarda geçirdiğimiz en tatsız tuzsuz bir bayram geçirdik.
Görüştüğüm kişiler de o eski yılların bayram heyecanı ve sevincini göremedim.
Gerçi zaten son yıllarda bayramları olması gereken konseptlerinden oldukça uzaklaştırmış ve toplumla bütünleşmiş yerine toplumdan uzaklaşma, İngilizce deyimiyle free takılma günlerine dönüştürmüştük.
Ama bu kadarı da fazla. Gerçekten de çok fazla.
Bayramın iki gününün resmi tatil ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramına rastlaması nedeniyle il dışına çıkışlar oldukça minimum düzeyde olmasına rağmen sokaklar caddeler tenhaydı.
Geçmiş yıllarda ki bayramlarda tanık olduğumuz yaya araç trafiğinden eser yoktu.Hatta gerek arefe ve gerekse bayramın ilk günü mezarlıklarda da belirgin bir ziyaretçi azlığı fark ediliyordu.
Üstelik genelde havada çok güzel gitti. Açık, insanın kışın ardından güneşe olan özlemini gideren bir hava üç gün boyunca etkili oldu.
Bu durumun neden kaynaklandığını bilemiyorum. Ama bana göre iki nedeni olabilir; ilki hızı azalmaya başlamış olmasına rağmen halen bel bükmeye devam eden enflasyon, ikincisi de sanırım Kahramanmaraş depremlerinin yüreklerimizde açtığı yaranın kanamaya devam ediyor olmasıdır.