Gelin, biraz düşünelim… Şöyle geçmişten günümüze doğru….Bu yolculukta bir şehir hayal edin. Güneydoğu’nun mütevazı ama kadim yerleşimlerinden biri.
Siirt’i düşünelim….
Binlerce yıllık tarihiyle, kültürüyle, zengin mutfağıyla, maneviyatıyla ve ticaretiyle bilinir. Fakat bu şehir, geçmişte kendisine bağlı bir ilçe olan kardeşine bugün gıptayla bakıyor. Evet, bu şehir Siirt, o kıskanılan eski ilçe ise Batman…
1952 yılında ilçe ve 1990 yılında il olan Batman, çok kısa sürede yükseldi. Adeta ışık hızıyla kalkındı.
Petrol, sanayi, tarım, planlı şehirleşme, değişik etkinlikleri derken Batman, adım adım bölgenin parlayan yıldızlarından biri oldu.
Genç nüfusu şehirde tutmayı başardı. Üniversite ile şehir kısa sürede bütünleşti. Modern caddeler, yatırımlar ve vizyoner yönetim anlayışı Batman’ı bir geniş bir bölgenin cazibe merkezine getirdi.
Peki ya Siirt?
Siirt hâlâ geçmişin mirasıyla ayakta kalmaya çalışıyor. Evet, güzel projeler oluyor, çabalar yok değil ama bir bütünlükten, ortak bir kalkınma aklından söz etmek güç.
Siyasi kavgalar, vizyonsuzluk, koordinasyon eksikliği ve yer yer vurdumduymazlık… Tüm bunlar Siirt’i geride bırakıyor. Hatta o kadar geride ki, artık bazı köyler ses yükseltmeye başladı.
Geçtiğimiz günlerde Siirt’in Kurtalan ilçesine bağlı bazı köy muhtarları, Hishis (Gözpınar), Teliba (Bozhöyük), Şex Unis (Yunuslar), Marmaruna (Akdem), Cimzerk (Gökdoğan) ve Kınaske (Avcılar) resmi olarak Batman’a bağlanmak için Kurtalan Kaymakamlığına başvuruda bulundu.
Evet, yanlış duymadınız…
Siirt’e bağlı köyler artık Batman’a bağlanmak istiyor. Çünkü orada daha fazla hizmet, daha fazla ilgi, daha fazla kalkınma gördüklerine inanıyorlar.
Bu sadece bir idari talep değil. Bu, bir şehrin içsel çöküşünün çığlığıdır.
Ve belki de artık şu soruyu sormanın tam zamanıdır.
Siirt, neden Batman gibi olamıyor?
Batman’ı kıskanmak yerine, Batman’ın neyi doğru yaptığını anlamalıyız. Kalkınma niyet, vizyon ve cesaret ister. Siirt bu üçünden hangisine gerçekten sahip? Sadece geçmişle övünerek gelecek kurulamaz. Bu toprakların umuda, inanca ve akılcı yönetime ihtiyacı var.
Unutmayalım…
Hiçbir şehir, kendi köyleri ayrılmak isterken büyüme iddiasında bulunamaz.
Artık bu sessiz çığlığı duymanın ve silkelenmenin vaktidir.
Çünkü şehirler, kaderini ancak sahip çıkarlarsa değiştirebilir.
Batmana “Allah yürü ya şehrim “ demiş dediğinizi duyar gibi oluyorum.
Ben de diyorum ki artık bizi geçmeye başlayan Şırnak’a ne demeli?