En son ne zaman farkında olduk yol kenarında açan küçücük bir çiçeğin ? Ya da en son ne zaman şehrin gürültüsünden uzak bir yerde doğanın sesini dinledik ? Bakmak veya dinlemek yetmiyor bazen görmek, hissetmek lazım. Zaman hızlı bir şekilde akıp giderken elimizde bunlar kalacak. Gördüğümüz, hissettiğimiz ayrıntılar ruhumuzu hafifletecek, inceltecek. Bir fotoğrafçının yapmaya çalıştığı da budur. Hayatın bu olağanüstü akışında görmediklerimizi göstermeye çalışıyor, bir kare ile…
Fotoğraf çekme tutkum lise yıllarında, kameralı cep telefonlarının ilk çıktığı dönemde başlamıştı. Şaşırıp kalırdım el kadar telefona kamerayı nasıl sığdırmışlar diye. Elimde cep telefonu sürekli fotoğraf çekerdim. Belli bir süreden sonra cep telefonu kamerası bana yetersiz geldi ve dijital fotoğraf makinası aldım. Fotoğrafla hikayem asıl o zaman başladı. Akşama kadar elimde makinayla gezerdim. Otururken, yürürken, yemek yerken zihnimdekileri bir fotoğraf karesine sığdırmaya çalışırdım. Mesele aslında fotoğraf çekmek değildi. Mesele insanlara görmediklerini göstermekti. Çünkü insanlar hiç farkında olmadan gözlerinin önündeki yüzlerce güzellikleri fark etmeden yaşayıp gidiyordu. Makinayı elime ilk aldığımda çiçekleri çekmeye başladım. Daha sonra çiçeğin üstündeki uğur böceğini veyahut bir arıyı veya kelebeği velhasıl kelam nerede küçük bir güzellik görsem onu çektim. Fotoğraf makinası bana ilk tefekkür etmeyi öğretti. Ayet-i Kerime’de de geçtiği gibi “Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru! (Al-i İmran:191.ayet) Fotoğrafları düzenlerken Rabbimizin yaratışındaki fevkaladeliği, benzersizliği daha iyi fark ediyordum.
Maalesef üzülerek belirtmek istiyorum ki biz bu çağda her şey gibi fotoğraf sanatını da bozduk. Her anımızı çekmekten , ‘o an’ı yaşayamadan hayatı kaçırdık. Hayattaki o zevki kaçırdık. Gösteriş haline getirdik nerdeyse her şeyi. Bu yazıyı naçizane kaçırdıklarımıza vesile olsun diye yazmaya çalıştım. Fotoğrafa tefekkür vesilesi olarak bakalım diye.
O’nun sanatının yansımadır fotoğraf…
Işığınız bol olsun.
Çok anlamlı ve güzel bir hayat hikâyesi.Eline sağlık.
Fotoğraf; durduramadığımız zamanı tekrar etmenin yoludur, güzel bakan yüreğine sağlık Sefa Türksoy.