Sahi bizim kardeş üniversitelerimiz vardı. Bunlardan bir tanesi daha da dikkat çekiciydi.
Hatırlar mısınız?
Bir Osman Hoca vardı. Amerika Birleşik Devletlerinde eğitim veren Stanford Üniversitesinde görevli Türk akademisyen.
Onun girişimleri sonucu bu üniversite ile Siirt üniversitesi arasında bir işbirliği protokolü imzalanmıştı.
Çok geniş kapsamlı bir işbirliği protokolüydü. Her alanda bir işbirliği ve dayanışmayı içeriyordu. Öğretim üyesi değişimi olacaktı. Her iki üniversitenin akademisyenleri karşılıklı olarak değişim yapacak ve her iki üniversitede ders vereceklerdi. Bizim öğrencilerimiz bu üniversitede iki yıl öğrenim görme imkanı bulacak ve bu sayede hem çok iyi bir İngilizceye sahip olacak ve hem de bu prestijli üniversitenin diplomasına da kavuşacaklardı.
Bu işbirliği nedeniyle Prof Dr. Osman Hocamız Siirt’e davet edildi. Törenle protokol imzalandı. Hepimiz bu işbirliğine çok sevinmiştik.
Üniversitemiz son dönemlerde çok popüler olan ve dünyanın en yüksek bütçesine sahip bir üniversite ile işbirliği yapacak ve bu üniversitenin geniş imkanlarından yararlanacaktı.
Öğrencilerimiz çifte diplomaya sahip olacaklardı. Üniversitemiz bu sayede ülkemiz üniversiteleri arasında çok daha iyi bir konuma gelecek ve bu sayede üniversitemiz gerek öğretim üyeleri ve öğrenciler tarafından daha çok tercih edilecekti. Bu da beraberinde kaliteyi getirecekti.
Ancak sıcak güneşi kar yığının hemen erimeye başlaması gibi bütün ümit ve beklentiler bir saman alevinden daha hızlı bir şekilde söndü.
Şimdi sormak lazım bu süre içerisinde kaç öğrenci gitti? Kaç hoca değişimi gerçekleşti?
Tahminime göre cevap vereyim.
O sıfır.
Umarım yanılıyorumdur. Çünkü üniversite hepimizin onu korumak ve kollamak, daha iyi bir konuma gelmesi için çaba harcamak görevimizdir.