Siirt, son 50 yılda büyük bir kültür erozyonuna uğradı. Bundan bizim özgü mimarimiz de nasibini aldı.
Önce bu mimarinin temel yapı malzemesi olan cas üretimi durdu. Ardından cas evler bir bir zamana yenilip düşmeye, yıkılmaya başladılar.
Günümüze geldiğimizde, kala kala iki elin parmak sayısı kadar sağlam cas ev kalmış durumda. Bu az sayıdaki evin ikisi kamuya, yani valiliğe ait. Bunlardan ilki 2005 yılında satın alınan Kazım Karabekir Ortaokulu’nun aşağısında yer alan evdir.
Ahşap kapısının üzerine düşülen tarihten yaklaşık 130 yıllık bir geçmişe sahip olan iki katlı 4 odalı bu evin ufak bir de kuyulu bir bahçesi bulunuyor. Satın alındığı tarihte özel olarak 5 bin teneke civarında cas üretilerek restore edildi. Ardından klasik Siirt evi şeklinde döşendi. Ancak önce hırsızlar ve ardından çıkan veya çıkarılan bir yangın evi viraneye çevirdi.
Kısa bir dönem bir sivil toplum kuruluşu tarafından kullanıldı, ancak bu da uzun süreli olmadı. Yaklaşık on yıldır kapısı kapalı, kaderine terk durumda.
Valiliğe ait ikinci ev, Ulus Mahallesi’nde tarihi Ayn Salip Çeşmesi’nin yakınında yer alıyor. On yıllar boyunca Siirt’te görev yapan valilerimizin lojman olarak kullandığı bu ev iki katlıdır. 2015 yılında satın alınan ve restore edilen bu evin geniş bir bahçesi bulunmaktadır. Bu ev yıllardan beri atıl durumda.
En azından bu iki evin korunması ve turizme kazandırılması gerekiyor. Bu konuda ülkemizdeki diğer örnekleri incelediğimizde, bu işin ancak üniversitemizin üstesinden gelebileceğini söyleyebiliriz. Bu iki ev, üniversitemizin turizm ve gastronomi alanlarında eğitim ve öğretim veren ön lisans ve lisans bölümü öğrencileri için uygulama alanı olarak değerlendirilebilir.
Bunu bir örneği Niğde’de var. Ömer Halis Demir Üniversitesi, bu ilde Göncüoğulları konakları olarak bilinen konakları restore ederek uygulama oteli olarak kullanmaktadır.
Bizim üniversitemizin bu üniversiteden geri kalır bir yönü olmadığına göre, bunu üniversitemizden beklememiz hakkımızdır.