Ayakta kalanlar ise dönmeye devam ederlerdi. Oyun tek kişi ayakta kalıncaya kadar devam ederdi.
Siirt’in sorunlarını bir anlamda bu oyuna benzetmek mümkün. Bu sorunları dile getiren memleket severler, aydınlar ve gazeteciler zaman içerisinde, bir bir yere düşerken, yani ya vefat eder veya ilden göç ederken sorunlar bir türlü çözülmüyor. Yani hep ayakta kalıyor.
Örnek mi istersiniz?
Yaklaşık 80 yıldır peşinden koştuğumuz demir yolunun Siirt’e gelmesi rüyası. Harcanan bütün çabalara rağmen bu güne kadar bir türlü gerçekleşmedi. Daha uzun süre gerçekleşecek gibi de görünmüyor.
Kara ve hava yolu ulaşımında ki halimiz içler acısı. 30 kilometrelik
Siirt-Kurtalan yolunun 25 yılda bir türlü bitirilememesi ve tarifeli uçak seferlerinde ki iptaller en somut örneği oluşturuyor.
Yüz yıllık Cumhuriyet tarihinde bu güne kadar yazılan haber ve makaleleri arka arkaya sıralasak sanırım bir kez ekvatorun etrafını sarar.
Eğitim ve sağlık alanlarında ki sorunlarımız bir yana, en büyük sorun olan işsizlik konusunda hiçbir adım atılmadığı gibi artan nüfusla birlikte sorun içinden daha da çıkılamaz bir hale geldi.
Daha birçok sorunu sıralamak mümkün.
Ne dersiniz sorunlarımız dara hammameye benzemiyor mu? Dile getirenler; bir şekilde, bir bir sahneden çekilirken, sorunlar hep ayakta kalıyor ve hatta eksilmek bir yana yıllar içerisinde daha da artıyor ve içinden çıkılamaz hale geliyor.