Ama en doğal hakkımız olan ve mutlaka yerine getirilmesi zorunlu bulunan olaylarda bile referans, yani başka bir deyimle bir “dayı”yı araya sokmayı severiz. Rüşveti ayrı tutuyorum.
Özellikle bu, Siirt’te çok yaygın. Bu konuda iki temel unsur var: referans isteyenle referans olan kişi veya kişiler. Öncelikle, çoğu olayda vatandaşlarımız referans taleplerinde haklılar. Çünkü bazen bürokrasi hazretleri öyle engeller çıkarıyor ki, insan şaşırıp kalır.
Bunu bizzat şahit olduğum bir hikâye çok güzel özetliyor. Dönemin milletvekili Yılmaz Helvacıoğlu, gazeteye ziyaretimize gelmişti.
Sohbet sırasında telefonu çaldı. Arayan, genç bir öğretmendi. Bir sorunu bulunduğunu, kendisine aktarmak ve destek istemek amacıyla yüz yüze görüşme yapmak istediğini söyledi.
Sayın Helvacıoğlu, gazete bürosunda oturduğunu belirtti ve buraya gelmesini istedi.
Genç öğretmen az sonra soluk soluğa gelmiş bir vaziyette gazetenin ofisine geldi.
Biraz soluklandıktan sonra genç öğretmen anlatmaya başladı: “Filan ilçenin merkezinde bir okulda görev yapıyorum. Ancak köyde çalışmak istiyorum. İlçe Milli Eğitim Müdürüne durumu anlattım. İster daimi ister geçici olarak bir köye atayın dedim.”
Helvacıoğlu, gerçekten şaşırmış bir halde, “Yahu herkes köylerden il ve ilçe merkezlerine gelmek isterken sen bunun tersini istiyorsun ve buna rağmen böyle bir muameleye tabi tutuluyorsun.” dedi.
Ardından o ilçe Milli Eğitim Müdürünü aradı ve bu öğretmene yardımcı olmasını istedi.
Öğretmen de teşekkür edip ayrıldı.
Benzeri durumlar çok sık yaşandığı için vatandaş en doğal hakkını bile isterken referans kullanmak istiyor. Adeta bilinçaltına işlenmiş.
Dolayısıyla vatandaşı bu tutumundan dolayı ayıplamamak ve hoş görmek gerekiyor.
Asıl sorun, referans olanların tutumunda. Bu kesimin tamamı, kendilerinden destek istenilen konuyu incelemeden, iyice araştırıp vicdani muhasebesini yapmadan balıklama atlar gibi gerekli girişimlerine başlıyor.
Gerçekte bunun böyle olmaması gerekiyor. Kişinin, referans olması istenilen olay veya konuyu yasalar ve ahlaki açılardan incelemesi ve sonucun olumlu çıkması halinde girişimleri başlatması gerekiyor.
Örneğin, adam günlerce göreve gitmemiş; hakkında yasal işlem başlatılınca eteği tutuşuyor. Hemen onu kurtaracak bir dayı arayışına giriyor ve maalesef çoğu zaman o dayı, “Bu adam soruşturmayı hak ediyor. Ben nasıl devreye girip soruşturmayı kapatın derim?” demiyor ve ricacı olabiliyor.
Bir başka örnek: Adam, bir üst görev istiyor. Ancak ne şartları tutuyor ne de kapasitesi yeterli. Fakat yine de destek olacak birilerini bulabiliyor. Üstelik bu destekçiler, adamın yetersizliğini bilmelerine rağmen bu desteği vermekten geri kalmıyorlar.
Bu örnekleri günlük hayatta yaşanan sorunlar içinde düşünebilirsiniz.
Daha birçok örnek sıralanabilir. Ama özetle, burada mihenk noktası, destek veya referans olanlardır. Herkes, kendi gerçek durumunu bilemeyebilir, bilse bile menfaatinin duygularının önüne geçmesini engelleyemeyebilir. Bu bir yerde doğal bir durum.
Bundan dolayı esas nokta, böyle durumlarda aracı olmaya kalkışanlardadır. Onların birine referans olma veya bir sorunu çözme işine girişmeden önce durumu iyice araştırmaları ve ona göre bir tutum takınmaları gerekir.