Gazeteci yazar Ayhan Mergen Yazdı, Gerçekleşmeyen ihaleler ve karabulutların dağılması için dua etme

Kişisel konularda değil ama toplumsal olaylar da hep iyimser olmaya bardağın boş tarafından değil dolu tarafından bakmaya çalışıyorum.
Ancak Siirt’in başına gelen olayları düşündüğümüz zamanlarda bu düşüncemden sıyrılmak zorunda kalıyorum. Çünkü bir çok defalar armut pişmiş tabiri caizse tam da Siirt’in ağzına düşeceği zaman beklenmeyen bir rüzgar geliyor, alıp götürüyor. Buna en güzel örnek ilimiz açısından çok önemli iki binanın başına gelenler.

İsterseniz şöyle bir hatırlayalım. Son 5-6 yıldan beri Siirt Devlet Hastanesi artan şehir nüfusuna paralel olarak fiziki mekan açısından yetersiz kalıyordu. Hele hele üç özel hastaneden birinin kapanması ve bu hastanenin eğitim ve araştırma hastanesine dönüştürülmesi ile birlikte bu durum daha da belirgin bir hale geldi.

Bu sorunu çözmek amacıyla başlatılan arayışlar sonuç verdi. 500 yataklı yeni bir hastanenin kurulmasına karar verildi. Talihsizlik burada kendisini göstermeye başladı. Aylar süren arayışlar sonucu çevre yolu üzerinde yer bulundu. Bu kez buranın zeminin uygun olup olmadığı konusundaki tartışmalar başladı. Uygundu değildi, etüt üstüne etüt yapımı yıllar sürdü. Nihayet zemin etütlerinin uygun olduğu açıklandı ve ihale aşamasına gelindi. Sevindik. İhaleye beş firma katıldı. Hepsi de güçlü firmalar. İhale bu firmalardan birine verilir ve yakında inşaat başlar. Kısa bir zamanda tamamlanır umuduna kapıldık. Ancak bir çok işte olduğu gibi burada da hayal kırıklığına uğradık. Sağlık Bakanlığı henüz bilemediğimiz bir nedenle ihaleyi iptal ettiğini duyurdu.

Aylar süren ihale süreci tekrar başladı. Bu sürecin tamamlanmasının ardından ihale tekrarlanacak. Umarım bu ihale gerçekleşir. Umarım diyorum. Çünkü Siirt defalarca tekrarlandığı halde bir türlü gerçekleşmeyen çok sayıda ihaleye tanık oldu. Bunun son örneği Siirt Üniversitesi Tıp Fakültesi morfoloji yani dershane ve laboratuvarların içinde bulunduğu bina. Hatırlanacağı üzere Siirt Üniversitesi bünyesinde bir tıp fakültesinin kurulmasına 2018 yılında karar verilmişti. Aradan neredeyse beş yıl geçmiş olmasına rağmen henüz morfoloji binası yapılamadı. Yapılması bir yana henüz ihalesi bile gerçekleştirilmedi.

Dilerseniz ilimiz açısından trajik olan bu konuyu da şöyle bir hatırlayalım. Fakültenin kurulması için gerekli yasal prosedürler tamamlandıktan sonra doğal olarak yer arayışları başladı. Aylar boyu süren merkezde mi Kezer Kampüsünde mi tartışmasını yaşadık. Sonunda Kezer Kampüsüne karar verildi. 22 bin metrekare kapalı alana sahip bir proje hazırlandı ve Ankara’ya gönderildi. Proje büyük olduğu gerekçesiyle onaylanmadı. 18 bin metrekare büyüklüğünde yeni bir proje hazırlandı. Buda aynı gerekçeyle geri çevrildi. Bu kez 12 bin metrekare büyüklüğünde bir proje hazırlandı ve onaya gönderildi. Bu proje onaylanınca ihale süreci başlatıldı. Yaklaşık bir yılı aşkın bir zaman öncesinde ilk ihale gerçekleştirildi. Katılım olmadı. İkinci kez ihaleye çıkıldı. Sonuç aynı yine ihaleye katılmak isteyen bir firma çıkmadı.

Yeni bir ihale için süreç tekrar başlatıldı. Bu arada sürecin biraz daha uzamasına yol açan yeni bir faktör ortaya çıktı. Enflasyon nedeniyle fiyat farkı ortaya çıktı. Maliyet hesabı yapıldıktan sonra tekrar ihale yapıldı. Sonuç değişmedi. Geçen hafta sonu 4. kez ihaleye çıkıldı. Sonuç ufak bir ayrıntı ile aynı. Tek bir firma teklif vermiş. Onunda önemli belgeleri eksik olduğu için başvurusu kabul edilmemiş. Yani anlayacağımız iş gelecek yıl yapılacak 5’nci ihaleye kaldı. O da istekli çıkarsa…

Gerçekten durum böyle iken insanın moralinin bozulmaması mümkün ya da gelin bu kara bulutların ilimizin üzerinden dağılması için hep birlikte dua edelim…