Nöbetçi Eczaneler
Camiler, köprüler, hanlar, kaleler, el dokumaları ve bakır ve benzeri çeşitli madenlerden yapılan ürünler somut olan mirası oluşturuyor.
Destanlar, türküler maniler masallar, hikayeler, atasözleri deyimler, gelenek ve görenekler de somut olmayan mirası oluşturuyorlar.
Siirt olarak kültürümüzün her iki kısmına yeteri kadar sahip çıkmadık. Asırların yıpratıcılığına dayanamayan kalelerimiz, köprülerimiz, hanlarımız, hamamlarımız, değirmenlerimiz, bir bir yok oluyor. Çoğu artık yıkıntı haline gelmiş durumda.
Somut olan kültür mirası eserler yıkıntı haline gelmiş olsalar bile varlıklarını bir nebze olsa da sürdürebiliyorlar. Somut olmayan kültürel mirasımız ürünler bu kadar şanslı değiller. Kayboldukları zaman bir daha yaşatmak pek mümkün olamıyor.
Bunlara ilişkin güzel bir kaç örnek verelim: çocukluk yoklarımızın vazgeçilmez oyunlarından Hecencele Becenceyi kaç kişi hatırlar? Hatırlayanlarda sanırım yalnızca ismini hatırlarlar.
Kaybolan onlarca yemek çeşidinden yalnızca bir örnek vereyim; tandırda pişirilen erisoketi hatırlayan kaç kişi var?
Gazzeli diye başlayan masallarımız hikayelerimiz, hatta Lafontenden öncesine dayanan fabllarımız çok büyük ölçüde kayboldu.
Bari kalan kırıntılarına sahip çıkalım. Bunun içinde öncelikle il ve ilçe merkezlerinin yanı sıra köy köy mezra mezra gezilerek geniş bir alan taraması yapmak gerekir. Bu konunun uzmanı kişiler tarafından yapılacak bu alan taramasında tespit edilebilen ürünler titiz bir şekilde kayıt altına alınmalıdır.
Bu konuya zaman zaman değinmeye devam edeceğiz.
