Bilmiyorum ülke genelinde Siirt kadar sahip olduğu imkanları ve zenginlikleri değerlendirmeyip sorunlar ve yokluklar içerisinde boğuşan başka bir il var mıdır?
Sultan Abdülhamit döneminde tespit edilmiş petrol kaynaklarımız var.Aradan yüz yılı geçen bir zaman dilimi geçmiş daha yeni yeni aklımıza gelmeye başladılar.
Milattan beri işletildiğini bildiğimiz bakır madenlerimiz var.Bilinmeyen bir nedenle daha doğrusu nedensiz bir şekilde kapatıldı.Yaklaşık 35 yıl kapalı kaldıktan sonra yeniden işletmeye başladık. Ancak madeni de işlemeden başka illere ve ülkelere gönderiyoruz.
Baykanda krom madenlerimiz var. Osmanlı İmparatorluğu kayıtlarına geçmiş ve o dönemden bile işletilmesi için merkezi hükümetten yani İstanbuldaki padişahtan ödenek istenmiş.Ancak aradan bunca yıl geçti. Değişen hiç bir şey olmadı. Yine krom madenini ham olarak başka yerlere gönderiyoruz
Madenlerden vazgeçtim. Sularımıza bakalım. Asırlar boyu Botan yanı başımızdan akmış. Ona türküler yazmışız ancak yararlanamamışız.Yalnız kıyı köyler bu büyük kaynaktan o da yarım yamalak bir şekilde yararlanabilmiş.Yani bir anlamda Botan akmış biz bakmışız.
Yeşil altın diye nitelendirdiğimiz fıstığımız var. Onlarca yıldır Antep fıstığının gölgesinde kalmış. Daha yeni yeni kurtuluyor.Balımız var, narımız var.Bunları da gerçek anlamda değerlendiremiyoruz.
12 bin 500 yıllık köklü bir tarihimiz var.Dünyanın en eski yerleşim birimlerinin başında geliyoruz.Ancak bırakın bunu başkalarına anlatmaya ve turizm alanında yararlanmayı daha kendi insanımıza anlatamamışız.
İnanç turizminde müthiş bin potansiyelimiz var. Bunu bütün İslam alemine duyurup milyonlarca ziyaretçiyi ağırlama yerine her yıl Veysel Karani ile Tilloyu ziyaret eden birkaç yüz bin kişi ile yetinmişiz.
Zengin mutfağımız var.Gastronomi turizminde esamimiz bile okunmuyor.Çünkü tanıtamamışız.
Büyük bir insan potansiyelimiz var. Genç ve dinamik. Bunların iş gücünü değerlendirmemişiz. Atıl bir vaziyette, yaşları 25-30 ları bulmasına rağmen. Onları babalarının eline bakmaya mahkum bir şekilde çayhane ve kahvehane köşelerinde oturmak zorunda bırakmışız.
Bu örnekleri daha da çoğaltmak mümkün.Artık yeter diyemim önce kendimiz değerlerimizi bilelim ve bunları değerlendirelim.