Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Siirt’in Sosyo-ekonomik Yapısı (1923-1950)

Doç.Dr.Şefik Demir’in kitabından alıntı

Doç.Dr.Şefik Demir’in kitabından alıntı yapılmıştır. Siirt’te şehrin ihtiyaçlarına hitap eden yerel bir esnaf teşkilatı ve canlı bir ticari hayat var olmasına rağmen ulusal bazda gelişmiş bir ticaretten söz edilemez. Bu durum şehrin ekonomik potansiyelinin doğal bir sonucudur. Çünkü Siirt’te halkın başlıca geçim kaynağı tarımdır. Ekonomisinin temelini tarım oluşturan ilin coğrafya ve iklim koşullarının doğal yapısı gereği yapılan tarımın çok gelişmiş olduğunu söylemek mümkün değildir. Halk yaptığı tarımla elde ettiği ürün le ancak zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabiliyordu. Böyle olunca halkın elinde komşu vilayetlere ve büyük şehirlere satacak yeterince ürün kalmıyordu. Bu yüzden Siirt’te ticaret de yeterince gelişememişti. Siirt’te ulusal ölçekte ticaretin gelişmemesinin diğer bir sebebi şehrin kurulduğu coğrafyadır. Siirt’in büyük ticaret merkezleri ve ticaret yollarına uzak olması burada ticaretin gelişmesini olumsuz etkiledi. Osmanlı Devletinin son dönemlerinde Siirt merkezde gelişmiş bir ticari hayatın vardı. Fakat Siirt’teki bu ticari hayat kendi içinde kapalı ve kendi ihtiyacını karşılamaya yönelikti186. Osmanlı Devletinin son dönemlerinde olduğu gibi Cumhuriyetin ilk yıllarında da Siirt’te halkın sosyal ve ekonomik yapısı oldukça zayıftı. Şehirde aşırı sıcaklar, susuzluk, sağlıksız çevreden bulaşan hastalıklar, yeterli beslenememek ve fakirlik vardı187. Bir de zaman zaman yaşanan kıtlık ve doğal afetler halkın alım gücünü iyice düşürmüştü. Bu şartlar altında güçlü ve gelişmiş bir ticari hayatın varlığı mümkün değildir. Cumhuriyet döneminde vilayet olan Siirt, coğrafi konumunun ve yeterli altyapıya sahip olmamanın sıkıntılarını yaşadı. Siirt’in büyük ticaret merkezlerine uzak ve sapa konumu 1940’lı yıllara kadar Siirt’in ticari hayatının yeterince gelişememesinin en önemli nedenidir. Budönemde Siirt’in komşu illerle bile ticari ilişkileri yeterince gelişememişti. Şehri komşularına bağlayacak yeterli ulaşım altyapısı yoktu. Örneğin Siirt’in Diyarbakır’la ticareti son derece sınırlıydı. Çünkü Siirt’i Diyarbakır’a bağlayan ulaşım yolunda Batman Çayı üzerinde köprü olmadığından yük ve yolcu taşımacılığı “kelek”lerle ve sallarla yapılırdı. Siirt’i ve Siirt ekonomisini geliştiren en önemli ulaşım yatırımı 1944 yılında Kurtalan’a demiryolunun gelmesi olmuştur188. Böylece kapalı bir ekonomiye sahip olan Siirt’in büyük şehirlerle ekonomik entegrasyonunun önü açıldı. II. Dünya savaşı yılları Siirt için oldukça zor ve sıkıntılı geçti. Siirt’te ekonomik yapı oldukça kötüydü189. Halkın alım gücü zayıf olduğundan insanlar hayata tutunma ve geçimini tedarik edebilme derdine düşünce bu dönemde de ticari durgunluk devam etti190. Siirt, Türkiye ortalamasının altında bir ekonomik gelişmişliğe ve büyüklüğe sahipti. Şehirde iş ve çalışma alanları sınırlı, halkın hayat standartları oldukça düşüktü191. Ayrıca bir şehirde bulunması gereken temel kamu hizmetleri de son derece yetersizdi. 1940 ve 1950’li yıllarda şehrin su, elektrik, yol, eğitim, sağlık, imar ve iskân gibi temel sahalarında da büyük sorunlar yaşanıyordu192. Siirt’in ulusal pazarlara ve komşu şehirlere açılacak kadar ürün fazlası ve satacak imalatı yoktu fakat şehrin ihtiyaçlarına cevap verecek yerel ticareti vardı. Siirt merkezde ekonomik hayatın nabzı Siirt çarşısında atardı. İlk zamanlar üstü kapalı olan çarşı, balık omurgası şeklinde sağa ve sola açılan sokaklardan oluşurdu. Her bir sokak ayrı türden işyerlerine ayrılmıştı. Sokakları Helvacılar Çarşısı, Bakırcılar Çarşısı, Demirciler Çarşısı, Mahrukatçılar (Yakacak Malz.) Çarşısı, Yemeniciler Çarşısı, Kunduracılar Çarşısı, Zahireciler Çarşısı, Kuyumcular Çarşısı, Battaniyeciler Çarşısı, Marangozlar Çarşısı şeklinde iş yerlerine ayrılmıştı193. Bu işyerlerinin bulunduğu alanın çatısı, küçük küçük kubbelerden oluşmuştu. Her bir kubbede ışık ve havalandırma görevi gören delikler vardı. Cas denilen maddeden yapılan bu kubbeler zamanla aşınarak yıpranınca halk sağlığına yönelik bir tehlike oluşturmasını engellemek amacıyla yıktırıldı194. Siirt’in 1940’lı yıllar boyunca sosyal ve ekonomik hayatında en önemli temel sorun olarak, su, elektrik, yol ve battaniye üretimi meselesi ön plana çıktı. Siirt’te yöresel ekonominin gelişmesi için son derece ehemmiyetli olan bu meselelerin çözümü son derece önemliydi. Bu sorunların çözümü geciktikçe Siirt’te sorunlar daha da birikiyor ve farklı sorunlara yol açıyordu. Her şeyden evvel yatırım gelmiyor, istihdam açılmıyor ve işsizlik daha da artıyordu. Siirt’te işsizliğin artışı çevre vilayetlere yönelik göç hareketlerine sebep oldu195. Siirt için işsizlik sorunu uzun süre temel sorun olarak devam etti196. Bu dönemde, Siirt’in coğrafyası, iklim özellikleri ve yaşam şartlarına uygun bir ekonomik gelişme modeli hiç bir zaman düşünülemedi197 ve uygulanamadı. Bu durum doğal olarak şehrin kaderinin aynı çizgide devam etmesine sebep oldu. Osmanlı döneminin temel ekonomik sorunlarıyla Cumhuriyetin ilk yılları arasında fazla bir fark yoktur. Siirt’in sosyal yapısı ve ekonomisi için değişen tek şey “göç” kavramının Siirt’te hayatın bir parçası haline gelmesiydi.

Seni Gidi Kopyacı :)))