Hicri yılbaşı idrak ediliyor. Aynı zamanda Peygamber Efendimizin Mekkeden Medineye hicret edişlerinin 1442 ci yıl dönümü olan bu gün İslam Aleminde çeşitli kutlama mesajları yayınlanıyor.
Siirt İl Müftülüğü vaizlerinden M.Fatih Karanfil kaleme aldığı makalede hicri yılbaşını ve özellikle Muharrem ayının faziletini anlattı. Karanfil Hocanın makalesi şöyle :
Hicrî 1442 yılına bizleri ulaştıran Rabbimize nihayetsiz hamd ü senâ ederiz. Cenab-ı Hak, yeni yılımızı ümmet-i Muhammed için hayırlara vesîle kılsın.
Hicrî ayların ilki olan Muharrem ayına “Şehrullah” yani Allâh’ın ayı adı verilir.
Muharrem” hürmet edilen anlamındadır. Muharrem ayı, Allâh’ın “haram aylar” olarak nitelendirdiği 4 ayın ilki olup, birçok rahmet, bereket ve fazileti de içinde barındırmaktadır.
Muharrem ayının Allah katında çok faziletli bir yerinin olduğunu, Fecr Sûresi’nin “On geceye yemin olsun.” (el-Fecr, 2) âyet-i kerîmesinin tefsirinden öğrenmekteyiz. Bazı tefsirlerde bu on gecenin, Muharrem Ayı’nın ilk gününden, Aşûre gününe kadar geçen geceler olduğu beyân edilmektedir. Cenâb-ı Hak, bu gecelere yemin ederek onların kudsiyet ve bereketini bildirmektedir.
AŞURE GÜNÜNÜ ÖNEMLİ KILAN OLAYLAR
Muharrem’in onuncu günü Aşure günüdür. 10 Muharrem (Aşûre) günü, içerisinde büyük tecellîlerin yaşandığı bir gündür:
Hazret-i Âdemʼin (a.s.) tevbesi bu günde kabul edilmiştir. Demek ki bugün tevbe-istiğfar günüdür.
Hazret-i İdris Aşûre gününde göğe (semâya) kaldırıldı. Bu husus Kur’ân-ı kerîm’de Meryem sûresi 57. âyet-i kerîmesinde meâlen; “Biz onu yüksek bir mekâna kaldırdık.” buyrulmak sûretiyle bildirilmiştir. Hadîs-i şerîfte, Peygamberimiz aleyhisselam Mîrâca çıktığı zaman, hazret-i İdrîs’i dördüncü kat semâda gördüğünü bildirmiştir.İdris Aleyhisselâm, çok ibadet eden bir zat idi. Kendisinin, bir günde yükselen ameline, zamanındaki Âdemoğullarını bir ayda yükselen amelleri denk gelmezdi. Demek ki bugün şehevi arzularımızı bırakıp amellerimizle yükselme günüdür.
Hazret-i Nûhʼun (a.s.) tufandan kurtulup, gemisinin selâmete erdiği gündür. Demek ki bugün Nûhʼun (a.s.) 950 sene süren çilelerle dolu tebliğ hayatındaki sabır ve sebât günüdür.
Hazret-i İbrahimʼin (a.s.) Nemrut’un ateşine atılıp Cenâb-ı Hakk’ın lûtfuyla kurtarıldığı gündür. Demek ki bugün Hakkʼa dostluk yolunda karşılaştığımız ilâhî imtihanlardaki hâlimizi muhâsebe etme günüdür.
Hazret-i Mûsâʼya Tevrat’ın bu günde verildiği ve Firavun’un zulmünden kurtulduğu gündür. Demek ki bugün, büyük saâdetlerin, büyük sıkıntıların ardında olduğunu idrâk etme günüdür
Hazret-i Yûsuf’un zindandan kurtulduğu gündür. Demek ki bugün dürüstlüğün iffetin ve güvenilirliğin galip geldiği gündür.
Hazret-i Yakup’un (a.s.) gözlerinin iade olunduğu gündür. Demek ki bugün Sinsi planlara karşı güçlü bir iradeye sahip olanların kazandığı gündür.
Hazret-i Yûnus’un (a.s.) balığın karnından kurtulduğu gündür. Demek ki bugün duaların kabul edildiği gündür
Hazret-i Eyüpʼün (a.s.) hastalık ve iptilâlardan kurtulup şifâya kavuştuğu gündür. Demek ki bugün, ilâhî imtihanlar karşısındaki sabır, rızâ ve şükür hâlimizi gözden geçirme günüdür.
AŞURE GÜNÜ ORUCU RAMAZAN’DAN SONRA TUTULAN EN FAZİLETLİ ORUÇTUR
Resûlullah s.a.v. bir hadisinde Aşure orucuna işaret ederek şöyle buyurmuştur:
“Ramazan’dan sonra en faziletli oruç, Allah’ın ayı olan Muharrem’de tutulan oruçtur.
Peygamber efendimiz, Aşure gününde oruç tutmuş ve bunu Müslümanlara tavsiye etmiştir. Hz. Peygamber Medine’ye gelince, Yahudilerin Aşure gününde oruç tuttuklarını görmüş ve “Bu gün niçin oruç tutuyorsunuz?” diye sormuştu. Ona cevaben “Bu, hayırlı bir gündür. Allah, o günde Benî İsrâil’i düşmanlarından kurtardı. (Şükür olarak) Hz. Mûsâ o gün oruç tuttu.” dediklerinde Resûlullah da “Ben Mûsâ’ya sizden daha layığım (yakınım).” buyurup o gün oruç tuttu ve Müslümanlara da tutmalarını tavsiye etti.
Hz. Peygamberin bu günde oruç tutulmasını teşvik eden başka hadisleri de vardır. Bir hadiste, “Aşure günü orucunun önceki yılın günahlarına keffâret olacağını zannederim.” buyurmuştur.
Rubeyyi binti Muavviz’in (r.a.) rivayet etdiğine göre Nebiyy-i Ekrem Efendimiz Ensâr’ın köylerine Aşure günü kuşluk zamanı haber gönderdi ve:
“Her kim sabahleyin iftar ettiyse günün geri kalanını imsak etsin, yani bir şey yemesin, her kim oruca niyyet etti ise orucunu tamamlasın” buyurdu. (Buhârî, Savm, 69)
Rubeyyi (r.a.) der ki; “Biz artık Resûlullah’ın bu emrinden sonra Aşûra gününün orucunu tutardık ve küçük çocuklarımıza da tuttururduk. Onlarla mescide girerdik ve çocuklarımıza boyalı yünden oyuncak verirdik, bunlardan yemek için ağlayan olursa iftar vakti erişinceye kadar bu oyuncaklarla eğlendirirdik.”
AŞURE ORUCU NE ZAMAN, KAÇ GÜN TUTULUR?
Resûlullah Efendimiz:“Muharrem’in onuncu günü, yani Aşûre günü oruç tutun, fakat Yahudilere muhâlefet edin. O orucu, ya bir gün evvelinden başlayarak yahut bir gün sonrasını ekleyerek tutun.” buyurdular.
Hz. Peygamberin Yahudilere muhalefet için ertesi sene Aşûrâ orucunu Muharrem’in dokuzuncu günü de tutacağını söylemesi bu orucun Muharrem ayının dokuzuncu ve onuncu veya onuncu ve on birinci günlerinde tutulmasının daha doğru olacağına işaret etmektedir. Bu sebeple Muharrem ayının ya 9-10’uncu günlerinde ya da 10-11’inci günlerinde oruç tutmak daha faziletlidir. Gücü yeten, 9-10-11 olarak üç gün de oruç tutabilir. Aşûra orucu hakkındaki fıkhî hükme gelince: Bu orucun vâcib değil sünnet olduğunda ulemânın ittifakı vardır.
AŞURE GÜNÜNDE DUANIN EHEMMİYETİ
Aşûre günü, duâlara icâbet edilen, fazîleti âlî olan mübarek bir gündür. Bugünün fazîletine ve bugünde yapılan duâların geri çevrilmediğine dâir “er-Ravzu’l-Fâık” adlı eserde şöyle bir kıssa anlatılmaktadır:
Bir vakit Basra’da servet sahibi bir adam vardı. Her senenin Aşûre gününde müslüman kardeşlerini evine toplar, sabaha kadar Kur’ân okuyup okutarak geceyi ihyâ ederler; nerede fakir, garip ve kimsesiz varsa buldurur, hepsine sadakalar verir, dul ve yetimlere ikramda bulunur, elinden gelen hayrı fazlasıyla yapardı. Evinin bitişiğinde bir komşusu bulunuyordu ve komşusunun hem anası, hem de kızı senelerden beri yürüyemez vaziyette idiler. Kız, babasına sordu:
“-Babacığım bugün nedir? Komşumuz herkesi evine toplayıp bu geceyi Kur’ân ve zikirle ihyâ ediyor?” Babası:
“-Yavrucuğum, bugün Aşûre günüdür, Allah katında bugünün hürmeti büyüktür, ayrıca çok da fazîletleri vardır.” dedi.
Sonra uykuya daldılar. Fakat kız çocuğunun gözüne uyku girmiyordu. Sanki nefesi kesilmiş bir hâlde huşû ve haşyet ile Kur’ân’ı ve zikrullâhı dinliyordu. Kur’ân’ın hatim duâsını yaptıkları vakit, yüzünü semâya doğru çevirdi ve Allâh’a niyaz ederek:
“-Ey Mevlâm! Bu gecenin Senin katındaki hürmeti hakkı için, Senin rızânı kazanmak arzusuyla bu gece Kur’ân’ını okumak üzere uyumamış kulların hürmeti için beni şu hâlimden kurtar, kalbimin kırıklığını sar!” dedi.
Daha sözünü bitirmemişti ki, o anda âfiyet buldu, bütün ağrı ve sancılarından kurtularak kalkıp doğruldu. Sabah bu hâli görünce şaşırıp kalan babası bu durumu sorduğunda:
“-Babacığım, bugün ile Allâh’a tevessül ettim. O da ânında bana sıhhatimi ihsan etti.” dedi.
AŞURE GÜNÜNDE BOL ERZAK ALMAK
Hadîs-i şerifte buyrulur: “Kim Aşûre günü (nafaka hususunda) ailesine geniş davranırsa Allah Teâlâ da bütün sene boyunca onun rızkına bolluk ihsân eyler.”
Bugünde eve çeşitli ve bol erzak almak, muhtaçlara tasaddukta, komşu ve akrabaya ikramlarda bulunmak, sene boyunca berekete vesîle olur.
Demek ki evimize rızkımızı bugün daha fazla almalıyız ki bugünün bereketinden bütün sene istifâde edelim.
Câbir (r.a.) bu rivâyetle alâkalı olarak;“–Biz bunu denedik ve öyle (büyük bir bereket) bulduk.” buyuruyor. Yine İbn-i Uyeyne “–Biz bunu elli sene, altmış sene tecrübe ettik .Demek ki o zaman çocuktu, uzun bir müddet tecrübe ettik, bunun bereketini gördük buyuruyor.
Rabbimiz, Aşûre günü hürmetine, yapacağımız ibadetlerimizi ve duâlarımızı kabul eylesin. Milletimizi ve islam beldelerini korona salgın hastalığından muhafaza eylesin. Amin