Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Siirt yöresinde sebze olarak tüketilen bazı yabancı otlar

Konumu itibarı ile ülkemiz

Konumu itibarı ile ülkemiz iklim ve ekolojik özellikler bakımından zengin bir bitki çeşitliliğine sahiptir.(Kaya ve ark., 1998; Sezik, 1990). Dört mevsimin belirgin bir şekilde yaşandığı Siirt’te birçok meyve ve sebze yetişmekte ve zengin bir toprak yapısına sahiptir. Bölgede el sanatları (kilim ve battaniye) gelişmiş, meyveçilikte Siirt’te has çeşitler( zivzik narı, iri taneli fıstığı , tayifi üzümü vb) mevcut olup, arıcılık, büyük ve küçük baş hanvancılık yapılmakta, doğal güzellikleri ve evliyaları ile görülmeye değer bir şehirdir. Güneydoğu Anadolunu Bölgesi’nin kuzey doğu ucunda yer alan Siirt doğudan Şırnak ve Van, kuzeyden Batman ve Bitlis, batıdan Batman, güneyden Mardin ve Şırnak illeri ile çevrilidir. Bölge Güneydoğu Anadolu düzlüklerinden sonra birden yükselmekte, doğu ve kuzey kesimleri bol yağış almaktadır. bu sebeple , kuzeyden Muş Güneyi Dağları, doğudan Siirt Doğusu Dağlarıyla çevrili olan il alanı, Dicle ırmağı’nın önemli su toplama alanlarından birini oluşturmaktadır. İl topraklarının tümü  Dicle Havzasına girmektedir. Türkiyenin dördüncü büyük su havzası konumunda yer almaktadır. Siirt bol yağış alan zengin yaylalarla çevrilidir (Anonim, 2019b).

Dört mevsimin belirgin bir şekide yaşandığı Siirt’te karasal iklim görülmektedir. İlin kuzey ve doğu kesimlerinin kışları daha sert geçerken diğer bölgeleri ise daha ılık bir hava görülmektedir. İlde yazları sıcak ve kurak geçmektedir. Bundan dolayıdır ki Siirt zengin bir bitki ve hayvan çeşitliliğine sahiptir(Anonim, 2019c). Güneydoğu Anadolu bölgesi birçok bitki türüne sahip olup, bunların büyük bir kısmı da endemiktir (Kaya ve ark., 1998; Sezik, 1990). Bölge insanı tarafından çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak üzere ve bölge kadınları tarafından yalnızca mevsimi geldiğinde toplanan bitkiler bölgede bir kültür oluşturmuştur. Etnobotanik olarak bilinen bu olgu bölge insanı tarafından benimsenmiştir. Toplumca benimsediğimiz bu bitkileri çeşitli hastalıkların tedavisinde ve sofralarımızda kullanmaktayız. (Altay ve Çelik, 2011). Türkiye etnobotanik açıdan zengin bir bitki ve bilgi hazinesi durumundadır. Tıbbı amaçla bitkilerin kullanılması bölgeden bölgeye toplumun sosyal ve geleneksel yapısıyla ilgilidir. Bölgeden bölgeye değişen bitki isimleri (otantik isimler) yerine bitkilerin bilimsel literatüre, binominal adlandırmalarının düzgün şekilde yapılması gerekmektedir. Etnobotanik çalışmalarda bu yöresel isimler göz ününde bulundurularak yapılması büyük önem taşımaktadır. (Kızıl ve Tonçer , 2014). Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Yer yüzeyinde tarımın ilk yapıldığı yer olmasından dolayı bölgedeki bitkilerin iyi araştırılması gerekmektedir. Bölge insanının büyük çoğunluğu(%35 kadar) kırsal kesimde yaşamaktadır. Bölge insanları yaşam tarzları ve alışkanlıkları sebebi ile kentsel ve kırsal kesim sürekli birbirleri ile yakın ilişkide bulunması, bölge insanlarının tamamına yakınının yabancı otlarla yakından ilgili olmasını sağlamıştır (Akan ve ark., 2008). Bu çalışma ile Siirt ili ve köylerinde halk arasında toplanarak tüketilen bazı sebzelerin tanıtımı yapılacaktır.

 

Çalışmanın yapıldığı Siirt ilinin yüzölçümü 11.003 km², rakımı 902 m’dir. Siirt Güneydoğu Anadolu düzlüklerinden sonra birden yükselmekte, doğu ve kuzey kesimleri bol yağış almaktadır. bu sebeple , kuzeyden Muş Güneyi Dağları, doğudan Siirt Doğusu Dağlarıyla çevrili olan il alanı, Dicle ırmağı’nın önemli su toplama alanlarından birini oluşturmaktadır. İl topraklarının tümü  Dicle Havzasına girmektedir. Türkiyenin dördüncü büyük su havzası konumunda yer almaktadır.Siirt’te karasal iklim hüküm sürmekte ve dört mevsim en belirgin şekilde yaşanmaktadır. Doğu ve kuzey bölgelerinde kışlar daha sert ve yağışlı, güney ve güneybatı bölglerinde ılık geçer. Yazları sıcak ve kuraktır. Bundan dolayıdır ki siirt zengin birt bitki ve hayvan çeşitliliğine sahiptir (Anonim, 2019b).

Bu çalışmadan elde edilen veriler Siirt ili,ilçeleri ve köylerinde yapılan arazi çalışmalarında bölge halkı ile yapılan ikili görüşmeler ve kendi tecrübelerimizden sonucu elde edilen gözlemler ışığında elde edilmiştir. Bitkilerin; kullanılan kısımları ve çeşitli kullanım amaçları belirtilmiştir.

Yenilebilir Otların Değerlendirilmesi

Yurt dışına ülkemizden her yıl yaklaşık 350 çeşit tıbbi bitki ihraç edilmektedir (Özhatay, 2005). Ayrıca iç pazarda tüketilip ihracata konu olmayan bitkilerde dikkate alındığında bu bitkiler katlanarak 500’ün üzerine çıktığı sanılmaktadır. Siirt ilinde yapılan arazi çalışmaları ve ikili görüşmelerin neticesinde toplamaların yapıldığı yerlerin genellikle yerleşim yerlerinden uzak, trafik yoğunluğunun olmadığı, endüstriyel kirleticilerden uzak ve tarım arazilerinin kenarlarında, bağ bahçe ve dağların yüksek kesimlerinde toplanması sebebi ile bu bitkiler organik ürünler olma olasılıkları yüksektir. Bölge insanı tarafından toplanan bitkiler gerek toplanma zamanı ve değerlendirme biçimleri sebebiyle pazarlarda farklı dönemde yer almaktadırlar. Örneğin bazı bitkiler pazara gelirken (kenger, çiriş, peynir otu, semizotu vb.), bazıları ise (hardal, güveç otu, ebegümeci, kangal otu vb.) hiç pazara gelmeden kendileri tarafından tüketilmektedir. Erken dönemde toplanan yenilebilir otlar bu sektörün en kaliteli ürünlerini oluşturmaktadır. Maalesef, tarla açmalar ve tarlaların traktörle sürülmesi bu bitkilerin Popülasyonlarının azalmasına sebep olmaktadır. (Kızıl ve Tonçer , 2014).

Siirt Yöresi Yenilebilir Otların Özellikleri ve Kullanım Şekilleri

Siirt ili ve köylerinde doğadan zamanında toplanarak yenilen bazı bitkilerin aşağıda tüketilme biçimleri ve kullanım amaçlarına kısaca değinilmiştir.

Semizotu (Portulaca oleracea): Omega 3 yağ asidi, C vitamini ve demir bakımından zengin olan (Odhav ve ark., 2007) bu ot daha çok taze olarak toplanıp cacık, salata ve diğer bitkilerle pişirilerek tüketilmektedir. Bitki daha çok körpe döneminde iken yaprak ve gövdesi ile birlikte tüketilmektedir.

Ebegümeci (Malva sylvestris): Birçok hastalığa yararı olduğu bilinen bu ot daha çok pişirilerek tüketilmektedir. Sarması ve doğranılarak yemeği yapılmaktadır. Bitki daha çok körpe döneminde iken yaprak ve gövdesi ile birlikte tüketilmektedir.

Resim 5. Hardal Otu.

Hardal (Sinapis arvensis L.): Tıpta birçok alanda kullanılan ve özellikle kan sulandırıcı etkisi ve kabızlığı önleyen (Anonim, 2019d) bu ot bölge insanı tarafından taze salata ve kavrularak yemeği yapılarak tüketilmektedir. Bitki daha çok körpe döneminde iken yaprakları tüketilmektedir.

Gelincik otu (Papaver rhoeas): Buğday tarlalarında ve yol kenarlarında sıkça karşımıza çıkan bu ot, tıpta kanser gibi önemli birçok hastalığa faydası olduğu bilinmektedir (Anonim, 2019e). Bölge insanı tarafından ilkbaharın erken döneminde toplanan bu ot özellikle akşamları tuzlanarak taze tüketilen vazgeçilmez otların başında gelmektedir. Pişirilerek yemeği ve böreklere de katılmaktadır. Bitki daha çok körpe döneminde iken yaprakları tüketilmektedir.

Isırgan otu (Urtica dioica): Tıpta birçok hastalığa iyi gelen ve C vitamini bakımından zengin olan (Ayan ve ark. 2006) bu ot yılda bir kez tüketilmesi gereken otların başında gelmektedir. Dikenleri tarafından insan vücudunda yanmalara ve kabarıklıklar oluşturduğu için dikkatli kullanılan bu ot daha çok diğer otlarla karıştırılarak pişirilmektedir. Bitki daha çok körpe döneminde iken yaprak ve gövdesi ile birlikte tüketilmektedir.

Akbandır (Ornithogalum narbonense): Bölge insanı tarafından daha çok peynir otu olarak bilinen bu ot Nisan Mayıs aylarında toplanmakta, peynir ve börekli (Anonim, 2019f) yemeklerde kullanılmaktadır. Özellikle birçok kalp damar hastalıklarına yararı olduğu bilinmektedir. Bitki daha çok körpe döneminde iken yaprakları tüketilmektedir.

Yabani sarımsak (Allium neapolitanum): Sarımsağın sahip olduğu tüm özelliklere sahip olan bu ot Akbandır gibi peynir ve börekli yemeklere konulmaktadır. Bitki daha çok körpe döneminde iken yaprakları tüketilmektedir.

Çiriş otu (Asphodelus microcarpus) : C vitamini bakımından zengin ve bağışıklık sistemini güçlendiren (Anonim, 2019g)bu ot Akbandır, Yabani Sarımsak gibi ilkbahar erken döneminde toplanıp tuzlu salamura halinde muhafaza edilerek börekli yemekler ve saç ekmeğinde kullanılmaktadır. Bitki daha çok körpe döneminde iken yaprakları tüketilmektedir.

Kenger (Gundelia tournefortii) :  Bölge insanı tarafından Nisan-Mayıs aylarında toplanıp ve pazarda yerini alan bu otun taze, tuzlu salamurası ve kavrularak yemeği yapılmaktadır. Daha çok toprak altı yaprak sapı tüketilmektedir.

Kangal Dikeni (Cirsium vulgare) : Tıpta özellikle karaciğer hücrelerinin yenilenmesinde ve birçok hastalığın tedavisinde kullanıldığı (Anonim, 2019h)tespit edilen bu ot ilkbahar erken döneminde taze sürgünleri pişirilerek tüketilmekte ve ilerleyen dönemlerde çiçek sapı taze olarak tüketilen bir bitkidir. Bitki daha çok körpe döneminde iken yaprakları tüketilmektedir.

Rezene (Foeniculum vulgare) : Daha çok tohumları tüketilen ve yemeklere baharat olarak konulmaktadır. Birçok hastalığa iyi geldiği bilinmektedir.

Kuzu Kulağı (Rumex acetosella): İçerisinde birçok vitamin ve asit barındıran (Karataş, 2013.) bu ot ekşi bir tada sahiptir. Bölge insanı tarafından daha çok taze salata, ekşili çorba yapımında kullanılmaktadır. Bitki daha çok körpe döneminde iken yaprakları tüketilmektedir.

Labada (Rumeoc patienta) :Bölge insanı tarafından kuzukulağı bitkisi ile sıkça karıştırılan bu ot birçok hastalığa içinde bulunan bileşikler sayesinde iyi gelmektedir (Anonim, 2019ı). Salatalarda ve sarma yapılarak tüketilmektedir. Bitki daha çok körpe döneminde iken yaprakları tüketilmektedir.

Işkın otu (Rheum ribes): Kanser gibi ciddi hastalıklara yararı tespit edilen (Anonim, 2019i)ve ekşi tadı olan bu bitki Nisan-Mayıs aylarında gerek yaprak sapı ve gerekse çiçek sapının kabuğu soyularak taze olarak tüketilmektedir.

Hindiba (Cichorium intybus) : Özellikle tarlalarda, kaldırımlarda ve yol kenarlarında sarı çiçekleri ile karşımıza çıkan bu ot bölge insanı tarafından pek tüketilmemekte ancak yapılan araştırmada bu bitkinin salatalarda kullanıldığı ve yurt dışında kahvesinin yapıldığı (Anonim, 2019k)tespit edilmiştir.

Yılan Yastığı (Arum italicum M.): Bölge insanı tarafından Nisan-Mayıs aylarında toplanan acı bir tadı olması sebebi ile taze tüketmek yerine ekşili nohutlu çorbası yapılarak tüketilen ve birçok hastalığa iyi geldiğine inanılan değerli bir ottur. Bitki daha çok körpe döneminde iken yaprakları tüketilmektedir.

Acı Marul (Lactuca serratifolia) : Tadının acı olması ve bölge insanı tarafından yararları ve kullanılması ile ilgili pek bir bilgileri olmaması münasebeti ile pek tüketilmeyen ama bölgede bolca bulunan bitkidir. Diğer otlara nazaran Siirt’te kullanımı azdır.

Güveç otu (Anchusa azurea Miller var. azurea): bölge insanı tarafında Guriz (Doğan ve Tuzlacı, 2015) olarak bilinen ve Nisan-Mayıs aylarında toplanıp kavrularak yemeği sıkça yapılan bir bitkidir. Bölge insanı tarafından bilinen bir hikâye mevcuttur. Kirpi yılanı yedikten sonra mutlaka bu bitkinin kök kısmından yemeli aksi takdirde yılanı yiyen kirpi ölürmüş. Bu söylence bölge insanı tarafından dile getirilir. Bitki daha çok körpe döneminde iken yaprak ve toprak altı gövde ile birlikte tüketilmektedir.

Kuş Ekmeği (Polygonum aviculare) : Körpe iken taze tüketilse bile daha çok karışık otlarla kavrularak tüketilen bir ottur. Bitki daha çok körpe döneminde iken yaprakları tüketilmektedir.

Sarmaşık (Convolvulus arvensis) : Tadı acı olması sebebiyle acı filizde denilen bu ot daha çok kavrularak tüketilmektedir.

 Su Teresi (Nasturtium officinale) : Terenin kullanıldığı her yerde kullanılabilen bu ot suyu çok sever. Bitkinin minik beyaz çiçekleri vardır. Salatalarda, çorbalarda kullanılabilir, böreklik karışımlarda yer alabilir, diğer otlarla birlikte kavrulabilir. Bitki daha çok körpe döneminde iken yaprakları tüketilmektedir.

Yabani Pazı (Rumex obtusifolius) : Yabani pazının sapları kırmızıdır. Dolması, salatası, çorbası ve kavrularak yemekleri yapılan bir bitkidir. Bitki daha çok körpe döneminde iken yaprakları tüketilmektedir.

SONUÇ

Bitkilerin doğan yaşam alanları ve sayıları üzerine; insanların yaptığı yanlış ve bilinçsiz otlatmalar önemli derecede baskı uygulamaktadır. Bununla birlikte tarımda makineleşme ve tarımda traktörün kullanılmaya başlanması ile birlikte tarla açmaların artması ile bitki popülasyonlarının önemli derecede azalmasına ve doğal yaşam alanlarının yok olmasına sebep olmuştur. Tarım arazilerinde traktörün kullanılmasıyla yabancı ot olarak bilinen bu otların büyük çoğunluğu zarar görmüş, özellikte herbisit kullanılmaya başlamasıyla bunlar yok olmaya yüz tutmuştur. (Kızıl ve Tonçer , 2014).

Etnobotanik açıdan Güneydoğu Anadolu bölgesinde yapılan çalışmalar yetersizdir. Bölgedeki bitkilerin tespit edilmesi, literatüre eklenmesi ve ülke ekonomisi bu bitkilerin kazandırılması büyük önem arz etmektedir (Kızıl ve Tonçer , 2014).

Kanımızca bu değerli otların toplanmasında Kızıl ve Tonçer (2014)’ün belirttiği gibi aşağıdaki hususların dikkate alınması gerekmektedir;

  • Bu tür otların toplanmasında türün yok olacağına sebep verecek şekilde olmamalı, tükenmekte olan otlar özel alanlarla çevrilmeli,
  • Mümkünse toplayıcıların eğitimden geçirilmeli,
  • Bin bir türlü zahmetlerle topladıkları ürünlerini ana yoldan ayrılmadan toplayıcıları bekleyen ara tüccarların insiyatifine bırakılmayacak şekilde pazar koşulları oluşturulmalı,
  • Sertifikalandırma ile bu pazara olumlu müdahale edilmeli,
  • Ürünler ekolojik sınıfta değerlendirilmeli,
  • Süper marketlerde bu otlar için reyon bulunmalı,
  • Doğada üretimin desteklenmeli,
  • Bazı otlar artık kültüre alınmalı.

 

 

Seni Gidi Kopyacı :)))