BAYRAK
Ne kanlar döküldü uğruna ey Hak
İmandandır bu yaşananlar muhakkak
Yedi düvel gelse de üstümüze
Bükemez elimizi hiç bir yerde
Senin uğruna verildi nice canlar
Sen olmasan hayat neye yarar
Üstümüze ört kanlı rengini
Sarsın vücudumuzu kefen gibi
Hilalin uğruna canımız feda
Dalgalansın semada daima
Ne kitaplar yazar tarifini
Ne yazılanlar tamamlar seni
Ey şanlı bayrağım methiyeler az sana
Canlar feda olsun uğruna…
GÖZYAŞI
Ne kadar çok şey sığdırabilirsiniz gözyaşına
Acıyı, kederi, nefret, mutluluğu ve sevinci
Kimi içinçok uzak mesafeyi kısaltır gözyaşı
Kimine çıkmaz yolların hepsi kapalı
Kapalı kapıları açabilir belki bir damla
Kilitli kalbe girmesi zordur belki ama
Bir damla neleri değiştirebilir
Kırılan kalbi tamir edebilir mesela
Nerde bu gözyaşı gören var mı?
Pişman olan bir çift gözde
Gurbete gidene sallanan elde
Kavuşan kollarda mı saklı
Her yerde görün gözyaşını
Ama görmeyin annenizde
Çünkü Anneniz ağlarsa dünya ağlar.
SON DURAK
Hangi durakta beklersen bekle
Son durağın bellidir aslında
Herkes farklı yollardan
Son istasyona gidiyor farkında olmadan
Kimi kalbinde taşır yolcusunu
Kimi yükü hep sırtında
Kimi avaredir ne dünya yansa umurunda
Ne de son durak
KALEM
Kaç kalem yazdı şiir
Hangisi tarif etti seni
Hepsi kırıldı tükendi
Kaç kelam söylendi sana
Hangisi sana ithaf edildi
Hepsi unutuldu gitti
Ey aşk bir sen kaldın
Gerisi silindi gitti
Bazen mecnun da
Bazen şirindeydin
Kara kopeğin gözlerindeydin
Kimsenin göremediği
Kaç kalem kırıldı idam gibi
SAHNE
Aynı şeyleri yazıp durur mu kader
Yoksa yaşayanlar mı aynı roldeler
Hangi sahne neresidir burası Allah’ım
Bu kaçıncı perdedir insan oğlunun
Kimi yamyam, kimi Harun, kimi Karun
Kimi yetim, kimi öksüz, kimi doyumsuz
Herkes rol çalmak peşinde birbirinden
Fakir mütevazi, zengin şükürsüz izinde
Hastanın gözü sıhhat çeşmesinde
Bu nasıl tiyatrodur Allah’ım
Perde içinde perde yüzsüz rollerde
İnsanlar ne yapmak derdinde
NESİL
Bir kuşak gelir geçer
Kimi tarih yazar, kimi keder
Biri savaş yapar, biri olanı yer
Bir nesil neleri değiştirir
Kanla sular toprağı
Bereketler vatanı
Siper olur toruna
Bir nesil miras yedi
Unuttu toprağı kanı
Çorak oldu bakamadı
Çöl etti durdu vatanı
SEV
Bir su damlası gibi
Çöllerin ateşini söndürdüğü gibi
Bir ilaç ol benim için
Dermansız dertlerimin tedavisi gibi
Sev beni
Kimsesiz kaldığımda elim ol
Çaresiz kaldığımda dilim ol
Sevdasız kaldığımda sevdam ol
Sensiz kaldığımda benim ol
Sev beni
Durmaz bilmeyen haykırışım olduğunda
Kimseler duymayıp sen duyduğunda
Kimseler görmez sen gördüğünde
Sev beni
Bir bebeği sever gibi
Bir evlada bakar gibi
Biz özlemi, özler gibi
Bir acıyı, dindirir gibi
Sev beni
18 MART
Günlerden farklı bir gün, aylardan farklı bir ayda
18 Mart’ta tüm dünyanın gözü Çanakkale koyunda
Taarruz eden gaddar saldırıyor Anadolu’ya
Nurlu nefer göğsünü siper etmiş gelecek torununa
Sırası gelen koşmuş cennetteki peygamber ocağına
Ali, Ahmet, Ayşe, Fatma ismi her ne olursa
Babalarımız, analarımız gömülmüş bizim için toprağa
Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez hepsi olmuş tek yürek
Bir kör kurşunun son durağı bir kanlı gömlek
Acımasız sonu olmamalıydı kınalı kuzunun bu hendek
Sağlam bir yürek ve imanla takılmış keskin süngüler
Şanlı bir seyit onbaşıyla batmış koca gemiler
Bir nefer henüz 18 yaşında 18 Mart’ta nöbet bekler
Kıyamet günümü bugün neden dökülür bunca kanlar
Gaddar düşmanın kanı ayaklar altından akar
18 Mart’ta geldiklerinden daha kötü gittiler
Siperinde bizi düşünen nurlanmış melek
Sen rahat uyu bu bedenler nöbet bekleyecek
Gelecek günler için kendini siper edecek
ŞEHİTLER DESTANI : BİR AMAÇ UĞRUNA
Hizmetse amaç bu memlekete en güzelini vermeli
Gerekirse bir can değil bin can feda etmeli
Herkes bilir elbette toprağın altı karanlık
Korkma Mehmedim orası bile senin için nurla aydınlık
Vatan uğrunda can vermek işte hakiki ebediyet
En güzel dudaklarla en güzel sözleri söyleyen
İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır diyen
Her şehidi semada güler yüzle bekleyen S.A.S
Her asker kınalı kuzu misali askere gidiyor
Her ananın döktüğü gözyaşını bir melek siliyor
Anam korkma oğlun oldu şehit oğlu şehit
Dedesi gibi yazmış destana son bir beyit
Her tabut üstüne bir al bayrak serildi
Gönüllere hiç kimse bir damla su serpemedi
Çocuklar yetim kaldı gözü yaşlı anneyle
Bu topraklar kanla alındı kansız verilmeyecek
Hiç bir düşman alamayacak bizden ilelebet
Dedem toprağa yazmış kanıyla imzasını
Düşman dayanamamış görünce kaçmış
Göğsünü siper etmiş aç karın yırtık ayakkabıyla
Tek bir amaç, parola varmış aklında
İman, vatan kuran bayrak aslında.
MENDİL
Bir mendil olsun isterdim
Günahlardan kararan kalbimi siliveren
Acı dolu hafızalarımı yok eden
Hiç bitmeyen çaresiz fakirliğimi bitiren
Sevgiliye olan özlemi alıp giden
Bir mendil olsun isterdim
Yetimin göz yaşını silen
Bitmeyen savaşları bitiren
PERDE
Neleri gizlersin bir tül ile
Kavgayı, mutluluğu ve nefreti
Bir günahı mı ötersin kara renginle
Yada ölümü mü gizlersin sessizce
Utanılacak şeyleri örtersin
Kaybedilenleri kaybedersin
Üşüyen evi örter misin üşümesin diye
Ağlayan duvarların siler misin gözyaşını
Bir evin gözlerini gece olunca kapatırken
Bir evde yoksun bile
Zenginden fakire adın değişir
Tek değişmeyen şey evin kefenisindir